Her dönem hafızalarda kalmayı başaran 'dürüst' siyasetçiler de vardır Türkiye'de. Onlardan birisi de eski Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci'dir örneğin.
Babasının görevi nedeniyle çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını Samsun'da geçiren Adnan Kahveci, Samsun Mithatpaşa Ortaokulu bitirdikten sonra 19 Mayıs Lisesi'nde öğrenimine devam ediyordu ama TÜBİTAK bursuyla Kabataş Erkek Lisesi’ne gitti ve oradan mezun oldu.
Üniversite öğreniminden sonra ise girdiği siyasette, dürüstlüğü, çalışkanlığı, ürettiği yeni fikirler ve Türkiye'nin sorunlarına sunduğu çözümlerle dikkatleri üzerine çekti. Kahveci, Özal'ın çok sevdiği ve güvendiği isimler arasında yer aldı. "Harika çocuk" olarak da adlandırılan Kahveci, teknoloji ve bilime merakı, döneminin çok ilerisinde hazırladığı projeleriyle isminden söz ettirdi.
Dönemin cumhurbaşkanı Turgut Özal'a Kürt sorununun çözümüne yönelik bir rapor hazırlayan Kahveci'nin buradaki 'demokratikleşme' vurgusu dikkati çekti.
Adnan Kahveci, Turgut Özal'ın en sevdiği bakanlarından birisiyle ilgili rüşvet iddialarını ortaya çıkarıp, kendi partisinden bir bakanı Yüce Divan'a gönderecek kadar dürüstlüğüyle bilinen bir siyasetçi olarak anılır.
Siyasetin kirli dünyasında temiz kalmayı başaran Kahveci'nin ölümü ise oldukça hazin, bir o kadar da şüphelidir; Kahveci, ailesiyle İstanbul'a gitmek üzere 5 Şubat 1993'te otomobiliyle yola çıkmıştı. İstanbul-Ankara otobanında Bolu-Gerede yakınlarında Gerede-Çaydurt bağlantısına geldiğinde İstanbul gidişinin bariyerlerle kapatılması ve yol işaret tabelalarının değiştirilmiş olması nedeniyle ters yola girdi. Yoğun sisin de etkili olduğu yolda Kahveci'nin kullandığı otomobil, karşı yönden gelen başka bir araçla çarpıştı.
Kazada, Adnan Kahveci ve eşi Füsun Kahveci olay yerinde, ağır yaralanan 17 yaşındaki kızları Aslıhan Kahveci ise kaldırıldığı hastanede öldü. Kazadan sadece oğulları Cihan Kahveci sağ kurtuldu. Kahveci'nin büyük oğlu Mehmet Kahveci ise araçta bulunmuyordu. Yakacık Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Yaşama veda ettiğinde 44 yaşında olan Adnan Kahveci, yakın çevresi tarafından "aracını dikkatli kullanan biri" olarak biliniyordu.
Türkiye'de 1993'te meydana gelen şüpheli ölümler dikkate alındığında, Kahveci'nin yeni yapılan otobanda ters yola girerek kaza yapması, ölümüne ilişkin çeşitli iddiaları da beraberinde getirdi.
Çünkü Türkiye'de bazı isimlerin 1993'te peş peşe hayatlarını kaybetmeleri, bu yılın "karanlık bir yıl" olarak anılmasına neden oldu. Bu dönemde gerçekleşen cinayetler, saldırılar, şüpheli trafik ve uçak kazaları hala esrarını koruyor.
Gazeteci Uğur Mumcu, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar'ın suikasta uğradığı, Madımak olayları, Başbağlar katliamı ve 33 askerin şehit edilmesi olaylarının yaşandığı bu dönemde, eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Adnan Kahveci, eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis ve Binbaşı Cem Ersever şüpheli olarak görülen ve tartışılacak şekilde hayatlarını kaybettiler.
Terör örgütü PKK'nın saldırılarını artırdığı 1993'te ayrıca çok sayıda sivil de yaşamını yitirmişti.
O yıllar değerlendirirken emperyalist güçlerin bu ülkenin aydınlarını, dürüst siyasetçilerini, devlet adamı ve TSK mensuplarını neden hedef haline getirdikleri, görmek isteyen gözler için bugün daha görünür oluyor.
Kaybettiğimiz bu insanların geri dönme ihtimalleri yok elbette ama mücadele devam ediyor. Emperyalizme karşı, iç savaş batağına düşmemek, yıkılmamak, parçalanmamak, Büyük Ortadoğu Projesi'nce yutulan ülkelerden olmamak için topyekün mücadele ediyoruz!