Birçok yayın organında yer aldı, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in iki öğretmenle yaptığı görüşmede, “Düşük puanlılar atandıysa istifa ederim. Mühendisler de atanamıyor ama böyle ağlamıyor” sözleri…
Haliyle büyük tepki topladı.
Her ne kadar Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ‘İddialar gerçeği yansıtmamaktadır’ açıklaması gelse de bu 'ağlıyorlar' iddiaları daha uzuuun zaman su kaldıracak cinsten.
Çünküüüü;
Çünkü öğretmenler atanamıyor da ondan. Mezun olmalarına rağmen üstelik.
Çalışabilecekleri en önemli işveren Milli Eğitim Bakanlığı olunca, küçük düşürücü, gurur kırıcı ve alaycı bir 'söylem' olsa da 'ağlamaları' yani şikayetleri duyurmaları gereken tek yer; yine Milli Eğitim Bakanlığı.
İyi ki de ağlıyorlar bu çocuklar.
Neden mi?
Atanamayan öğretmen adaylarının intiharları, yürek yakıyor da ondan.
Daha bu yılın şubat ayında yazmıştım, geçen yıl Aydın'da atanamayan genç bir öğretmen adayı olan 25 yaşındaki Merve Çavdar'ın, depresyon haplarını içerek intihar etmesini…
Bu acı sonu yaşayan sadece Merve miydi? Gamze Filiz Arslan'ı ne çabuk unuttuk. Üç yıl boyunca atanmayı beklediği halde, KPSS’ye bir kez daha hazırlanırken, evinde av tüfeği ile yaşamına son veren o güzel evladımız unutulabilir mi?
Filiz, Alim Koç, Mustafa Kaya, İsmail Karahan...
Daha ismini sayamadığım diğerleri…
Bütün bu gençler, daha bir kaç yıl öncesinde büyük umutlarla mezun olduklarında keplerini havaya atarken neler düşünmüşlerdi hâlbuki. Atamadıkça hayalleri yıkıldı, yaşama küstüler, küstürdüler.
Atanamayan öğretmenlerden, mülakatta elenen kimya öğretmeni Recep Akkuş mesela, Ağrı Dağı’na tırmanarak, sesini duyurmak istedi. 5 bin metreden seslenen Recep Akkuş'u bile duymadılar.
Bu çocuklar ağlamasın da ne yapsın. Gülünecek bir durum mudur bu yaşadıkları? Seslerinin duyulabilmesi için daha kaç hayatın sönmesi gerek!
Dilin kemiği yok. O yüzden herkes ne söylediğine dikkat etsin!