Asgari ücrette kritik gün bugün. 7 milyon asgari ücretli, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'ndan çıkacak rakamı bekliyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı ev sahipliğinde gerçekleşecek toplantıda artık kararın verilmesi bekleniyor.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, daha önce yaptığı açıklamalarda açlık sınırının 7 bin 785 lira olduğunu hatırlatarak, asgari ücretin bundan aşağı olmaması gerektiğini dile getirmişti.
Bir sürü senaryo havada uçuşuyor. Asgari ücretin en az 8 bin liraya çıkarılmasından tutun da yüzde 45 zam yapılması ki bu durumda asgari ücret brüt 9 bin 412 lira oluyor. Yüzde 50 zam yapılması durumunda ise 8 bin 250 TL’ye çıkıyor. Seçim yılı olduğunu hesaba katarsak ben de belirlenecek rakamın 8 bin liradan aşağı olmayacağını düşünüyorum.
Öte yandan asgari ücretin artmasının olumlu ve olumsuz birçok sonuçları olur. Olumsuzlardan başlayalım;
Örneğin, net olarak yüzde 45 artırılan asgari ücret brüt 9 bin 412 liraya çıkıyor, işverene maliyeti de 11 bin 59 lira. Yüzde 50 artışla 8 bin 250 liraya yükselince ise işverene maliyeti 11 bin 404 lira oluyor.
Bazı işletmeler bu yükü kaldıramayacağı için çalışanların sayısını azaltma yoluna gider. Bu, işsizliği artırır.
Bunun yanı sıra iç pazara mal satan işletmelerin bir bölümü maliyetlerine gelen bu yükü fiyatlarına yansıtır. Bu, enflasyonu artırır.
İşletmelerin bir bölümü ise bu artışı fiyatlarına yansıtamaz ve zarar ederler. Bir süre sonra kapanan işletmeler görürüz. Bu, işsizliği artırır.
İhracata yönelik işletmeler dış pazarlardaki darlıklar nedeniyle maliyetlerine gelen bu artışı kolay kolay fiyatlarına yansıtamazlar. Bu, onların kârını düşürür, bazılarında zarara yol açabilir. İhracatta düşüşler ortaya çıkabilir.
Olumlu yönleri de var elbette. Çünkü asgari ücretliler, tüketim eğilimi en yüksek olan kesimdir. Asgari ücretteki artış, tüketim harcamalarının artışına gidecek ve talebi de artıracaktır.
Talep artışı, üretimi ve dolayısıyla belirli oranda yatırımı artırarak yitirilmiş bulunan büyüme ivmesini geri getirebilir. Böylece ekonomide düşen büyüme oranı yeniden yukarı yönlenebilir.
Büyüme, eğer eski ivmesini yakalamaya başlarsa zaman içinde istihdamda olumlu gelişmeler görülmeye başlayabilir. Böylece başlangıçtaki işçi çıkarmalar tersine dönebilir.
Tüketim harcamalarında artış olması vergi tahsilatının da artmasına yol açar. Ve eğer asgari ücret artışına kamu desteği sağlanacaksa bu artıştan yararlanılabilir.
O yüzden asgari ücret konusu tamamen netameli bir mesele. Asıl mesele ciddi bir enflasyonla mücadele programının olup olmaması. Aksi taktirde yaptığınız her artış, iki-üç ay içerisinde eriyecektir.
Dünyada ise durum çalışanların tamamen aleyhine işliyor. İşten çıkarma dalgası büyüyor. Resesyon endişeleri arttıkça başta teknoloji şirketleri olmak üzere dünyada işten çıkarma dalgası genişliyor.
Telekom, elektronik ve yazılım geliştirme alanlarındaki şirketler tarafından açıklanan işten çıkarmaların kaydını tutan Challenger, Gray & Christmas'ın raporuna göre, ABD'de işten çıkarma duyuruları, kasımda bir yıl öncesine kıyasla 5 kattan daha fazla oldu.
Bu nedenle asgari ücretin reel enflasyon oranında güncellenmesi gerekiyor. Artan maliyetler ve daralan pazar nedeniyle işten çıkarmaların artacağını da unutmayalım!!