Yok öyle dava kardeşim;
Sen; kulaktan dolma saçma sapan, uyduruk hikayelerine inanıyorsun diye ben canımdan olamam.
Sadece ben değil, babam, evladım, amcam, dedem, teyzem de olamaz.
Mahalledeki komşum, bakkal Ali abi, fırıncı Mustafa, Eczacı Birsen abla, aile hekimim Levent Bey de olamaz.
Senin aşı yaptırmaman yüzünden, bizler bu kış evlerimizde bir kez daha hapis hayatı yaşayamayız.
Esnafımız kepek kapatamaz, fabrikada işçimiz karantinaya girdiği için iş gücünden yoksun bırakılamaz.
Bunu anlaman bu kadar zor mu?
Bak; Türkiye Kahveciler Kıraathaneciler ve Büfeciler Federasyonu, iki doz aşısını yaptırmayan müşterilerini işyerlerine almayacaklarını açıklıyor,
TESK; üyelerine işyerlerinde aşı olmayan işçi çalıştırılmamasını bildiren genelge gönderiyor.
Sanatçılar, aşı kararsızlığını sonlandırma hedefli kampanyalara katılıyorlar,
sağlık ekipleri, vatandaşları ülkenin zirve noktalarında bulunan yerleşim yerlerinde, tarlalarda aşılıyor,
Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları, yurttaşları aşı olmaya çağırıyor.
Sen hala 'bizi kısırlaştırıyorlar', 'çip takıyorlar', 'yabancı ajanlar devrede', 'aşı olanların beyninde hasar oluyor', 'kalp hastalığına neden oluyor' gibi say say bitmeyen bilimsellikten uzak tevatürlerin, saçma sapan uydurma komplo teorilerinin peşine düşmüşsün.
İnanma bu suçmalıklara.
Samsun İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu en güzel kararı almış, aşı yaptırmamakta ısrar edenler için.
Neden?
Salgınla mücadelenin başarılı bir şekilde sürdürülmesi, vaka, hasta, yoğun bakım ve vefat sayılarının asgari seviyelere düşürülmesi ve salgının olumsuz ekonomik ve sosyal etkilerinin tamamen bertaraf edilerek kalıcı ve sürdürülebilir normalleşmenin sağlanması' için.
Samsun'da aşı olmayanlar, 6 Eylül'den itibaren? konser, sinema ve tiyatro gibi toplantılara katılmak istediklerinde negatif sonuçlu PCR testi yaptırmak zorundalar.
Aslında bu bile yetmez düğün dernek, konferans gibi etkinliklere katılanlara da bu zorunluluk getirilmeli.
Hatta resmi dairelere ve AVM'lere girenler için de PCR testi uygulaması başlatılmalı derim.
Karar bununla da sınırlı değil; aşısız veya hastalığı geçirmemiş kişiler, özel araçları haricinde uçak, otobüs, tren veya diğer toplu ulaşım araçlarına binerken de 48 saat önce alınmış negatif sonuçlu PCR testi bulundurmak zorundalar.
Hiç öyle 'hani aşı yaptırmak zorunlu olamaz, özgürlüğümü kısıtlayamazsınız' diye maval okumaya kalkmayın.
Senin özgürlüğün, benim özgürlüğümü kısıtladığı yerde biter arkadaşım.
Hem de dünyanın şimdiye kadar gördüğü en ölümcül bir salgın ortamında.
Diğer taraftan salgına rağmen hala tokalaşma ve sarılma gibi davranışlarını sürdürenlerimiz de var. Tamam hepimiz sıcakkanlı, samimi insanlarız ama normalleşene kadar şu kurallara dikkat edelim.
Yok ben hala aşı olmayacağım diye ısrar ediyorsan da 3 bin TL para cezasına itiraz etmeyeceksin.
Bunun yanında hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 195’inci maddesi kapsamında yapılacak adli işlemler için de sakın şaşırma.
Artık bu konu bireysel özgürlük diye düşünülemez.
Çünkü toplumun her şeyi artık 'aşı'ya bağlı.
Bu hastalıkla mücadele etmenin en önemli yolu aşı olmak. Sıkıntılı günlere dönmemek için maske, mesafe, hijyen ve aşı kurallarını uygulamalıyız. Uygulamalıyız ki virüs bulaşacak yer bulamasın ve kaybolsun.
Ve son bir söz daha, 'aşı ol, hayatta kal'