2021 yılıydı;
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi'nce bir ilkokula kütüphane kuruldu. Kütüphanenin açılış törenini izleyen basın mensubu Fulya Sarıyer, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Hilmi Çolakoğlu'na, 'Rektörün açılışa neden katılmadığı'nı sordu ve azarı yedi: "Bunu sormamış olun hocam. Amaçlı bir soru."
2022 yılıydı; Nazilli'ye yapılması planlanan projelere karşı çıktığı iddia edilen AK Parti Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim'e yerel bir gazetenin muhabiri soru sormak istedi, o da fırçayı yedi: "Bir şey sorma. Bilip bilmeden konuşma. Seninle ne alakası var, niye alınıyorsun üzerine. Yarası olan gocunur.”
2020 yılıydı; TELE1 programcısı Namık Koçak, Türkiye-Yunanistan sınırındaki incelemelerinde soru sorduğu için İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından azarlandı, yetmedi ‘Yunan oyuncağı’ olmakla itham edildi.
Yine 2022 yılı; AK Partili Metin Külünk, Polemik TV’de Polemik Masası adlı bir programa katıldı. Programda Külünk, “Vatandaş doları elinden çıkarırsa, net rakam vereyim size, Türkiye'de dolar 7-8 liraya düşer” ifadelerini kullandı. Gazeteci Güven Yılmaz, “Vatandaş niye cebindeki parayı çıkarmak zorunda kalsın?” sorusunu yöneltince, o da azarı yedi: "Siz soru mu soruyorsunuz yoksa beni sorarak yargılamak istiyorsunuz?”
Sorulan soruyu beğenmeyince gazeteciyi azarlayan daha nice siyasetçi, kamu görevlisi, bürokrat örneği var.
Şimdi de MHP lideri Devlet Bahçeli.
Dün ilk kez bir gazeteci, uğradığı suikast sonucu öldürülen Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş cinayeti ile ilgili Bahçeli'ye soru sormak istedi ama o da azarı yedi. MHP lideri, gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu'nun Sinan Ateş cinayetini sorması üzerine mikrofonları itti ve Yazıcoğlu'na "Hadi işine bak, hadi işine bak" diyerek tepki gösterdi.
Basın özgürlüğü alanında, ülkemizin geldiği nokta konusunda her geçen gün daha da karamsar oluyorum.
Özellikle son yıllarda uygulanan sindirme politikaları yazılı, görsel ve internet medyasını görevini özgürce yapamaz hale getirdi.
Dünyada basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye'nin, 180 ülke arasında 151. sırada olması boşuna değil.
Hapisteki gazeteciler, işten atılan gazeteciler, her an gözaltına alınma ya da işten atılma korkusu ile görevinin başındaki gazeteciler, coplanan gazeteciler, gazlanan gazeteciler, soru sorduğu için azarlanan gazeteciler...
Demokrasi anlayışı ile bağdaştırılamayacak bu durum, hukuk devleti ve demokrasinin önündeki engellerin başında yer alıyor.
Gazeteciye verilen tepkiye dikkat ediyor musunuz; "İşine bak işine!'
Gazetecinin işi ne ola ki!
Yoksa ben yıllardır yanlış mi biliyorum;
'Soru sormak' değil mi?