'Bayram günü nasıl bir başlık bu' demeyin. Elbette bayramlar neşe, sevinç ve mutluluk demek ama…
Ama bu bayram hiç de öyle neşeli, sevinçli olabilecek bir halde değiliz.
6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli, 11 ilimizde büyük bir yıkıma neden olan depremlerde 50 bin 500 yurttaşımızı kaybettik.
Bu yıkımın üzerinden 2.5 aya yakın bir zaman geçti.
Öyle büyük bir travma yaşadık ki sadece deprem bölgesindeki vatandaşlar değil, bütün ülke olarak günlerce ağladık.
İşte böyle büyük bir acının üzerine Ramazan Bayramı sevincini yaşamak da hiç öyle kolay olmuyor.
Anne babalarını, evlatlarını, kardeşlerini, yakınlarını ailelerini ve sevdiklerini kaybeden binlerce insanın, bu bayramı yüreklerinde büyük bir acıyla geçireceklerini düşününce, insan bayramı da neşeyi de sevinci de yaşayamıyor.
Diğer taraftan ekonomik sıkıntılar, insanları ne bayram ne seyran yapacak hale getirdi.
En büyük banknot olan 200 TL, dolaşıma girdiği 2009 yılından bugüne yüzde 647 değer kaybetmiş, bayram ziyareti için şehir dışına çıkmak isteyenler otobüs biletlerine gelen en az 150 TL zam yüzünden hareket edemez hale gelmiş, bayram şekerine bile geçen bayrama göre yüzde 32 zam yapılmış bir ülkede deprem bir taraftan pahalılık bir taraftan insanlar ağır koşullarda, yoksulluk sınırının altında büyük bir yaşam mücadelesi veriyorlar.
İşte böyle bir ortamda ne yazık ki benim de söyleyebileceğim tek bir cümle var:
Bayram gelmiş neyime
Kan damlar yüreğime…