Bu tokat atma skandalları bizim ülkemizde bir hayli meşhurdur.
Örneğin 22 yıl önce tartıştığı Hande Ataizi’ne “Ne dedin sen?” diyerek tokat atan Sevda Demirel, magazin tarihine geçmişti.
Hala konuşulur o tokat…
Tokat attığı için başı derde giren milletvekilleri de vardır ülkemizde. HDP eski Milletvekili Sabahat Tuncel ilk aklıma gelen isim mesela.
Şırnak Güvenlik Şube Müdürü Murat Çetiner'e tokat atınca tazminata mahkum edilmişti.
Dünyada da örnekleri var bu tokat skandallarının. Pakistan’ın eski Enformasyon ve Yayın Federal Bakanı Awan, katıldığı televizyon programında canlı yayın sırasında kavga ettiği Pakistan Halk Partisi (PPP) Milletvekili Qadir Mandokhel’e tokat atmış, günlerce konuşulmuştu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise tokat atılan ender siyasi liderler arasındadır.
Macron'a, ülkenin güneyindeki Drome bölgesine gerçekleştirdiği ziyaret esnasında bir kişi; 'Kahrolsun Macron yönetimi’ diyerek tokat atınca olanlar olmuş, müdahale edilen şahıs gözaltına alınmıştı.
Son iki gündür görüntüleri elden ele dolaşan, sosyal medyada en çok izlenenler arasına giren Muharrem Sarıkaya'nın ses teknisyenine attığı tokat da yıllarca unutulmayacaklar arasına şimdiden girdi bile.
Görüntüleri ben de izledim ama ne yalan söyleyeyim hiç şaşırmadım ama utandım.
Bu Sarıkaya gibileri; ben ve benim gibi kimseye boğun eğmeden işini yapmaya çalışan gazeteciler ve yıllardır kalemi kırıldığı için ana akım medyada kendine yer bulamayan çok sayıda meslektaşım çok iyi tanırlar.
Bugün iktidarın geleneksel çizgisinde veya yakınında olanların dışında birçok gazete ve televizyon kanalı "yandaş" saflarda; bazılarının da hizaya getirildiği bilinmeyen bir sır değil.
Merkez sağdan, muhafazakârlardan, milliyetçilerden, liberallerden, hatta soldan bile. Kimler yok ki. Hepsi zaten biliniyor.
Ha bir de "çaktırmadan" yandaşlık yapanlar" ve "durumu idare edenler" var. İşte onlardan biridir bu hadsiz.
Şaşırmadım ama yine de izlerken utandım. Hem Sarıkaya hem de Başkan Fatma Şahin adına.
Sarıkaya tokat atıyor; Fatma Şahin ise hiçbir şey olmamış gibi anlatmaya devam ediyor. O tokadın ardından bir de 'Sarıkaya sizi seviyoruz' demez mi?
Eğer korkmadıysa şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemedi herhalde.
Sonuç olarak suç örgütü liderleriyle yalap şalap ilişkiler kurdukları ortaya çıkan Hadi Özışık, Veyis Ateş'ten sonra şimdi de meslektaşına üstelik kendisine yardım etmek isteyen meslektaşına tokat atan sözde gazeteciler.
Sevgili okuyucularım; gazetecilik benzinle çalışan bir mekanizma değildir;
Akıl ister, yürek ister, yetenek ister, gerçekle samimiyet ister.
Ama bun adamlar benzinle çalışırlar. Sadece Sarıkaya mı sanıyorsunuz bu benzinli gazeteciler?
Milletin bilmediği ama biz gazetecilerin çok iyi tanıdıkları daha onlarcası var.
Ama merak etmeyin, onların da benzini bitmek üzere!