Uğur Mumcu yıllar önce 1993 yılında yazdığı bir yazıda, “Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra general olacaklar ve cumhuriyete karşı ayaklanacaklar” dedi, öldürüldü.
Necip Hablemitoğlu, FETÖ'yü yıllar önce Köstebek adlı kitabı ile deşifre etti, öldürüldü.
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi BYYO'da yıllarca derslerine koştuğum hocam Ahmet Taner Kışlalı da FETÖ tehlikesine dikkat çekti, ‘Fethullah Gülen cumhuriyetin temellerini ağır ağır kemiriyor’ dedi, o da öldürüldü.
***
2002 yılına geri dönelim; ABD’nin 2000 yılından itibaren ABD'nin Başkanı olan Bush’un Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice konuşuyor. 7 Ağustos 2003 tarihli Washington Post gazetesinde. Diyor ki, "Büyük Ortadoğu Projesi, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Batı Asya’da bütünüyle Müslüman olan ve aralarında Türkiye’nin de olduğu 22 ülkenin siyasi rejimi ve yönetimini değiştirecek."
Böylece bütün dünya, yeni projenin adını ilk kez duyuyor; Büyük Ortadoğu Projesi. Kısa adıyla BOP
Projenin fiili uygulaması ise Irak ile başladı. Irak'ın işgaliyle. Ancak ABD'nin planlarına yani bu yıkım projesine ortak olmayı Türkiye, 1 Mart 2003 tezkeresi ile reddetti.
Irak’ı işgal eden emperyalizm ne mi yaptı?
Irak devletini, Irak ordusunu ve Irak ekonomisini adeta tarumar etti, yüzbinlerce masum insanı katlederek, milyonlarcasını da göçe zorladı. Bu işgalin sonucu, Barzani Kürt yönetimi ve PKK güçlenerek çıktı.
ABD, 2001 yılının sonunda ise kendi ordularıyla Afganistan’ı da işgal etmişti ancak Afganistan ve Irak işgalleri sadece ABD’ye 2,5-3 trilyon dolara mal oldu.
Bu askeri çılgınlık 2008 yılında bir dünya ekonomik ve finans krizinin patlamasına da yol açtı. Bunun üzerine bu projenin araçlarını ve yöntemlerini “Change” sloganıyla değiştireceğini vaat eden Obama, ABD’de Başkanlığa getirildi.
İşte Türkiye'nin başına gelen 15 Temmuz darbe girişimine kadar uzanan bütün o kan ve gözyaşı dolu günler, Obama yönetimindeki ABD'nin, dünya hegemonya projesini kendisine çok pahalıya mal olan kendi ordusunu Irak’tan çekerek, artık kendi ordusu yerine CIA ve MOSSAD’ı güdümünde faaliyet gösteren PKK, FETÖ, ÖSO, El Kaide, IŞİD vs. gibi terör örgütlerini ve gizli istihbaratları devreye soktuğu günlerdi.
Hatırlarsanız; Irak'ın ardından Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da Tunus, Libya, Mısır, Cezayir, Sudan, Yemen, Bahreyn, Katar vs. gibi ülkelerde “Arap Baharı” olarak uygulamaya konuldu.
2013 yılına gelindiğinde Türkiye ayağını devreye soktular. Emperyalizmin yargı ve polis içine sızan FETÖ ajanları, 17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerindeki operasyonlarına başladılar, nihayet 15 Temmuz darbe girişimi ile emperyalizm, yine Türkiye acentesi FETÖ aracılığı ile doğrudan Türkiye’deki siyasi rejimi yıkarak başarırsa faşist bir cunta rejimi kurmak, başaramazsa da en azından kaos ve iç savaş çıkarmayı hedefledi.
Her kesimden halkın karşı duruşuyla hedeflerine ulaşamadılar.
Gelelim günümüze; Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi için gittiği Özbekistan'da ABD'yi Gülen yapılanmasına destek vermekle suçlarken, Fethullah Gülen için de, "Bu adamı Biden saklıyor" dedi.
ABD Başkanı Biden; 15 Temmuz 2016'da Obama'nın Başkan Yardımcısıydı. FETÖ'nün darbe kalkışmasından haberdar olduğu sık sık gündeme geldi. Hatta Obama daha geçen yıl yaptığı bir açıklamada, "Biden yarım kalan işleri tamamlıyor" açıklamasını bile yaptı.
Peki, ABD'nin eski Başkanı Barrack Obama döneminde Dışişleri Bakanı Yardımcısı kimdi; eski diplomat William Burns.
Joe Biden yönetiminde ABD'nin yeni CIA Direktörü kim oldu dersiniz? William Burns.
Ortadoğu'yu bölüp parçalama misyonunu üstlenen Obama da selefi Biden de aynı yolun yolcusu anlayacağınız. O yüzden FETÖ elebaşını da sonuna kadar koruyup kollayacak, 7 değil 100 kez de istesek Türkiye'ye teslim etmeyeceklerdir. CİA'nın bizzat kendi serasında serpilip, büyütülen mehdilerini verirler mi hiç?
Hatta Obama'nın söylediği gibi 'yarım kalan işleri'ni bitirmek için ellerinden geleni yapacaklardır.
Fotoğraf bu şekildeyken biz ne yapacağız? Birlik ve beraberliğimizi bozmadan, laik, demokratik cumhuriyetin genleriyle oynamayı bırakacağız, tüm kurum ve kuruluşlarıyla demokrasinin inşasına katkı sağlayacağız.
Çünkü altını çizerek yine söylüyorum; emperyalist müdahalelerin de darbelerin de tek bir panzehiri vardır; O da DEMOKRASİ!