Çinlilerin ünlü bir atasözü var;
'Bin doğru adım bir yanlış adımı düzeltmez' derler.
İstanbul Ticaret Odası ocak ayına ilişkin enflasyon rakamlarını dün açıkladı. Buna göre İstanbul'da aylık fiyat artışı 43. ayda da devam etti ve ocak ayında perakende fiyatlar bir önceki aya göre yüzde 5,94 arttı. Yıllık artış ise yüzde 79,68 oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ise ocak ayı enflasyon rakamlarını bugün açıklayacak. Yüzde 80'lere kadar fırlamış bir enflasyondan sonra bugünkü beklentiler, yüzde 50'lerin biraz üzerinde açıklanması.
Denilecek ki; "Bakın uyguladığımız ekonomi politikasıyla enflasyon düşüşe geçti."
Bu köşe defalarca kez yazdım.
Evet, enflasyon hiper enflasyon seviyesinden düşüşe geçti ama bu düşüş baz etkisiyle oluyor diye. Yani hayat pahalılığı alabildiğine devam ediyor ve enflasyondaki artış daha yavaş da olsa devam edecek diye.
Serbest piyasa sisteminde, ekonomiyi dengede tutmak için en önemli enstrümanlardan birisi de 'faiz' sistemine ilişkin uygulanan politikalardır.
Türkiye'de 2021 yılının ikinci yarısından itibaren işte bu 'faiz' meselesi her şeyi alt üst etti. Faizi düşürdük önce kur şaşmaya başladı ardından da fiyatlar ve ücretler…
Peşinden ardı ardına önlemler gelmeye başladı ve Kur Korumalı Mevduat Sistemi.
Yani başa dönüp de faizi düzeltmek yerine ötekileri dizginlemeye çalıştıkça işler iyice Arap saçına döndü.
Hala da devam ediyor.
Ne kadar önlem alınırsa alınsın düşük faizin yarattığı o büyük boşluk doldurulamıyor. Denebilir ki ABD’de, Avrupa’da, Japonya’da, İngiltere’de de merkez bankası faizleri enflasyonun altında, bizdeki niçin tuhaf olsun?
Arada fark var: Onların paraları rezerv para yani onların dış borçları da kendi bastıkları parayla ödeniyor, oysa biz dış borçlarımızı ödemek için döviz bulmak zorundayız.
Sonuç olarak, piyasa ekonomisinin geçerli olduğu bir sistemde merkez bankası faizini yanlış belirlerseniz her şey yanlış gider. O yanlışı düzeltmemekte ısrar ederseniz sonuçta ekonominin tamamı yanlış hale gelir.
Ne diyordu Çinliler; 'Bin doğru adım bir yanlış adımı düzeltmez.'