Samsun'u bırakın, Türkiye'nin en borçlu belediyelerinin başında geliyordu Canik Belediyesi…
31 Mart seçimlerinde belediye başkanı seçilen İbrahim Sandıkçı, göreve geldiğinde devasa borç yığını karşısında ne yapacağını şaşırdı.
Üç dönem üst üste belediye başkanlığını yürüten bir önceki belediye başkanının kendisine bıraktığı borç yükü; o dönemin parasıyla tamı tamına 234 milyon TL'ydi.
Belediyenin kaynaklarını har vurup harman savuranlar, önüne gelene borç yapmış, belediyeyi 'hizmet yapamaz' hale getirip, çekip gitmişlerdi.
Durum böyle olunca seçimlerden sonra partisinin ilk yerel yönetimler toplantısında, Başkan Sandıkçı'nın hükümetten yardım istediği, kulislerde aylarca konuşuldu.
Öyle de oldu. Başkan Sandıkçı, İller Bankası'ndan ve hükümetten gelen kaynaklarla borçların büyük bir kısmını ödemeyi başardı.
Başardı başarmasına da vatandaşa 'hizmet' olarak gitmesi gereken paralar, zamanında 'mirasyedi' malıymış gibi adeta saçıp savrulduğu için, borçların ödenmesine gitti.
Ama anlaşılıyor ki Canik Belediyesi hala zorda.
Baksanıza bu ayki meclis toplantısının gündemine belediyenin Maliye ve SGK'ya olan borçlarının ödenebilmesi için 4 arazinin satışı konusunda belediye başkanının yetki verilmesine ilişkin teklif de sunulmuş.
Bu arazilerin biri Derecik Mahallesi'nde diğer iki ise Düvecik Mahallesi'nde.
Teklif, toplamda 11 bin metrekareye yakın arazinin Sosyal Güvenlik Kurumu'na ve Maliye'ye mahsup yoluyla devredilmesini, eğer mahsup sağlanamazsa da ihale yoluyla satılmasını öngörüyor.
Şayet bu araziler satılırsa ya da devredilirse, Canik İmar Şirketi'nin Maliye ve SGK'ya olan borçları kapanmış olacak.
CHP'nin geçmiş dönem belediye meclis üyelerinden Mustafa Tüfek, benim izlediğim meclis toplantılarında belediyelerin borçları konusunda sıklıkla söz alan bir isimdi. Sürekli üzerinde durduğu konu, belediye şirketlerinin faaliyet raporlarının ve harcamalarının mutlaka denetlenmesi gerektiğiydi.
Bu şirketlerin aşırı borçlanmalarının ve kaynakların doğru kullanılıp kullanılmadığının tespiti için de meclis tarafından mutlaka denetlenmeleri gerektiğini dile getirirdi. O dönemde bir iki kere bu konuya önem verildi, o da birkaç belediye tarafından. Sonra yine unutulup gitti.
Oysa ki hala daha belediye şirketlerinin yaptıkları harcamalar, borçlanmalar belediye meclisleri tarafından de-net-len-mi-yor!
Bu böyle gitmemeli. Belediyeler halka hizmet etme yerleridir ve hesap verme zorunluluğu vardır. O yüzden belediyelerin kendi faaliyetlerinin denetlenmesi yetmez, şirketlerinin ve iştiraklerinin de faaliyetlerinin denetlenmesi gerekir. Aksi taktirde yolsuzluklara, usulsüzlüklere ve kaynakların heba olmasına göz yummuş olursunuz.
Bakın Canik Belediyesi'nin durumuna...
O şirketin faaliyetleri zamanında denetlenmiş olsaydı, bu kadar değerli araziler borç ödemek için satılır mıydı?
Aziz Nesiiiin!