Samsun Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne bağlı Havza Gençlik Merkezi, daha bir kaç gün önce mini mini çocuklarımız için bence de çok anlamlı bir etkinlik düzenledi.
Hatta bu etkinliğe Havza Belediyesi, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Orman İşletme Şefliği de destek vermiş.
Nasıl bir etkinlik mi?
Anaokulu ve ilkokul öğrencilerinin kalplerine orman sevgisini aşılamak için, ‘Ormanlar Yok Olmasın’ adlı bir tiyatro oyunu sahnelemişler.
Bu haberin mail kutuma düştüğü dakikalarda Samsun'un tam da göbeğinde bambaşka bir etkinlik daha vardı.
Üstelik bu etkinliği yapanlar, belki de çocuk yaşlarında daha anaokulu ya da ilkokuldayken belki de yine bir tiyatro oyunuyla kalplerine orman sevgisi aşılanmış olan yetişkinlerdi.
Samsun'un göbeğinde pankart açıp, bas bas bağırdılar.
Dediler ki; “Kavak Bekdemir, Karapınar ve Köseli Mahalleleri bir kamyon çakıl ve bir torba çimentoya feda edilemez.”
Aslında; Samsun'un Kavak ilçesinde 'doğa talanı' yöre halkının tüm itirazlarına rağmen çimento fabrikası kurulduğunda başladı.
Daha sonra da Çirişli’den başlayarak, Emirli, Ilıca, Karapınar, Bekdemir ve Köselli Mahallelerinde (köylerinde) sayıları beşi bulan taş ocakları, ardı ardına adeta bir pıtrak gibi yayıldı.
İki dakikada bir geçen kamyonlar yüzünden yaz aylarında köylülerin toz toprak içerisinde kalmalarını mı söyleyelim, ekili-dikili alanlara ve meyve ağaçlarına verilen zararı mı anlatalım bilmiyorum. Çünkü say say bitmiyor bu yöredeki insanların çilesi.
Şimdi de Köseli'de kurulan çimento fabrikası yetmiyormuş gibi bir de yeni bir kalker tesisi daha açacaklarmış.
Yine dinamitler patlayacak, yöre köylüleri korku içerisinde bu patlamaların bitmesini bekleyecek anlayacağınız.
Bırakın hepsini yüzlerce yıllık o güzelim ormanlar yok mu? Yine kıyacaklar o güzelim ağaçlara…
Samsun'un ciğerlerine…
Şimdi gidin bakın bahar geldi ya, doğa da uyanıyor. Kıpkırmızı gelinciklerle süslenecek, birbir çeşit kır çiçekleriyle bezenecek o ormanlardaki ağaçlara birer birer kıyacaklar yine…
Tarım ve ormancılık mı? Taş ocağı olan yerde ot biter mi. Her yer taş olacak.
Yaşam alanlarının gaspı yetmiyormuş gibi, orman kıyımı ile doğaya yabancılaşmış, mülkiyet hakkını ve yaşam hakkını hiçe sayan bir anlayış hakim çünkü bu şehirde uzun yıllardır.
Köseli'nin o güzelim ormanlarının yanı sıra kuru fasulyesini ve mısırını da unutun artık. Kelleşmiş bir dağ, çimento fabrikasının bacasından çıkan tozlar yetmiyormuş gibi bir de taş ocaklarının tozlarına bulanmış bir toprakta, ürün yetişir mi?
Olsun biz gider Afrika'nın bir yerinde toprak kiralar tarım yaparız değil mi?
Köylüler ayakta ama seslerini duyan var mı?
Malum seçim zamanı. Millet ya siyaset konuşuyor ya da ekonomi.
Köseli'nin, Bekdemir'in, Karapınar'ın ormanlarının çığlığını duyan olur mu?
Ya kardeşim bu ormanlara madem bu düşmansınız, neden minicik yavrulara orman sevgisini aşılamaya çalışıyorsunuz.
Bari o küçük yürekleri kandırmayın!
Ormanlarımızı katletmekten vazgeçin artık.
Ayıptır, günahtır, zulümdür bu yaptığınız!