Öğleden sonraları yayınlanan ve çoğunlukla kadınların izlediği programlar...
En son dün izlediğim birinde karısı tarafından terkedilmiş ve karısı başka birisine kaçmış bir adam salya sümük ağlıyordu.
Ekranda ise kocaman harflerle bir KJ var, "Karımla aramıza sosyal medya aşkı girdi" yazıyor. Koca ise ağlaya ağlaya karısına sesleniyor: "Ne olur bana geri dön. Sen o adamla yapamazsın. Perişan olursun."
Daha nicesi… Başka kocalara kaçan hatta bir değil birçok kez sosyal medyadan tanıştığı adamlara kaçan kadınlar ardı arkası kesilmiyor.
Sadece kadınlar da değil. 30 yıllık karısını ve çocuklarını mağdur edip başka kadınlara koşanlar, Hac ziyaretine gitmiş karısını aldatıp Antalya'da sevgilisiyle tatile çıkanlar, resmi nikahlı eşinin üzerine çocuk yaştaki kız kaçıranlar, tekerlekli sandalyedeki eşini aldatıp yüzlerce kilometre uzaklıktaki 15 yaşındaki çocuğa kaçan 4 çocuklu kadınlar. 80 yaşında evlenip, yeni ve genç karısı tarafından sokağa atılan, konuşmaktan ve yürümekten aciz dedeler…
'Yok artık' diyebileceğiniz, ahlaksızlıkların bin bir türlüsü.
Yapılan ahlaksızlık ne kadar büyükse, reyting daha da artıyor. Her gün ekranlardan evlerimize giren sinir bozucu onca skandal, rezalet, ahlaksızlık...
Program sunucuları derseniz onlar dillere destan. Sanırsınız her biri psikiyatrist, psikolog, sosyolog, pedagog, arabulucu avukat, dedektif, yılların cinayet masası şefi ya da aile danışmanı.
Nerden bakarsanız bakın nice tutarsızlık. Yapılan gazetecilik deniliyor ama gazetecilikle hiçbir ilgisi yok.
Her gün milyonlarca insan, çoğunluğu eğitim seviyesi ve ekonomik durumu yetersiz kadınların ve erkeklerin, Türkiye'nin ana yapısı aile kavramını, ahlak yapısını zorlayan ifadelerini, kavgalarını, bağırış, çağırışlarını, ağıza alınmayacak hakaret ve küfürlerini, birbirlerine su şişesi, ayakkabı, terlik ellerine ne gelirse fırlatmalarını, olağan bir şeymiş gibi izleyip duruyor.
Ama esas vahim olan bütün bu rezaletlerin izleyiciler tarafından yüksek reytinglerle izlenebiliyor olması. Yoksa onca eleştiriye rağmen bu programlar yayında kalabilirler mi?
Bu halk nasıl bu kadar bir aşağılanmaya maruz bırakılabilir. Bu halk, tüm bu pespaye ve rezil tutumlara, bu programları izleyerek kendilerini de şahit ederek aşağılandıklarının farkında değiller mi?
Aile kavramının bu kadar içinin boşaltıldığı, aşağılandığı, zarar gördüğü başka bir dönem oldu mu, sanmıyorum.
Bizler 6 yaşındaki bir bebeğin tarikatçılar tarafından istismar edilmesi karşısında ayağa kalkarken, bu ahlaksızlıkların yüzlercesi, her gün televizyonlarda bangır bangır yayınlanıyor.
Tüm bunların adı 'çürümüşlük' değil de nedir?
Yok mu bu çürüğü kesip atacak!