Hangi birisine yanacağımızı şaşırdık.
Antalya'da tarikat yurdunda kafası kesilen 18 yaşındaki üniversite öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul'a mı?
Aladağ'da yine bir tarikat yurdunda çıkan yangında yaşamını yitiren 11 yaşındaki çocuğa mı?
Cinsel istismara maruz kaldıkları iddiaları Türkiye'de infial yaratan mahkemelere taşınan çocuklara mı?
Konya Taşkent'te ruhsatsız Kız Kuran Kursu yurdundaki patlamada yaşamını yitiren 17 evladımıza mı?
Bitmek bilmiyor ki…
Şimdi de Enes Kara. Ailesinin baskısıyla bir tarikat yurduna mecbur bırakılan Enes de, yaşadığı yalnızlığı bağıra çağıra, yüzümüze tokat gibi çarpa çarpa çekti gitti.
Enes ilk değildi ama son olmalı!
Oyun oynayacak yaştakilerin ekonomi konuştuğu, gençlerin kendilerini güvende hissetmediği, eğitim haklarının kısıtlandığı, barınma olanaklarının çok zorlaştığı en önemlisi de birey olma haklarının hiçe sayıldığı bir yaşam mı bu çocuklara layık gördüğümüz.
Her türlü ilkel, vahşi ve gerici güdünün birer birer özgürleştiği bir postmedern çöplük hali midir bize yakışan.
Bu nasıl bir gidiştir?
Çocuk üniversitede okuyacak tarikat yurdunda, öteki işe girecek tarikat sayesinde, beriki akademisyen olacak tarikat sayesinde, işsiz ocaklara makarna paketleri gelecek tarikat sayesinde...
Ve hala 'iyi insan' yerine, 'imanlı insan' diyorlar. İmanlı, imansız değil; ahlaklı, satmayan, her şeyi kendine yontmayan, yalansız, çalmayan, öldürmeyen, aldatmayan, özü sözü bir insan arıyoruz!
Herkesin imanı da imansızlığı da kendine. Laik devlet, din devletinden farklı olarak imanlı insan değil, 'gerçek' yurttaşlar ister, istemelidir.!
"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru ve en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır." sözünü öylesine söylenmiş bir laf mı sanıyorsunuz.
Hala 'iyi insan' yerine 'imanlı insan' diyorsun ya; bu cemaatçilik, tarikatçılık nereye götürüyor seni anlamıyor musun?
IŞID, FETÖ, ELKADİE, KESNİZANI, TALİBAN, HİZBULLAH...
Ve hepsini topla, CIA.
Çünkü emperyalizmin Ortadoğu'da tam başarıya ulaşabilmesi için daha çok radikal dinci terör örgütlerine, daha çok tarikat ve cemaate ihtiyacı var; Yeter ki kimse laiklikten, demokrasiden, kadın erkek eşitliğinden, felsefeden, sanattan, evrensel insan hak ve özgürlüklerinden, hukuk devletinden, toplum sözleşmesinden, sınıflardan, sendikalar ve örgütlenmeden, hümanizmadan, evrimden, aydınlanmadan, tarihsel ilerlemeden, bireyden, akıldan, bilimden, modernleşmeden bahsetmesin.
Bahsedenler de imana, inanca, ümmetçiliğe alan açmak için öldürülsün. Akıl ve bilim sonsuza kadar Batı'da kalsın.
Ortadoğulular ise hep iman ve inançla 1500 yıl önceki Asr-ı Saadet dünyasına dönmek için birbirlerini yesinler, 21.yy'da kabile bilincine ermenin erdemini yücelterek avunsunlar, kan çemberinin içinde öldürmenin kutsal şehvetiyle dönüp dursunlar.
Kapatın bu tarikat yurtlarını…