"Bu maliyetlerle, perakende sektöründe yıl bazında yüzde 80 ile yüzde 100’lük fiyat artışı olursa şaşırtıcı olmaz. Bunu aşan zamlar da olacak."
Yüksek enflasyon nedeniyle mutfaklar cayır cayır yanarken, marketten çıkan bir poşet ürüne en az 100 lirayı ödeyip, ‘Ben ne aldım’ diye elindekilere şaşkın şaşkın bakarken, Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, yukarıda yazdığım cümleleri söyledi, önceki gün bir gazeteciye.
Ne dedi tekrar edelim; "Yıl bazında yüzde 80 ile yüzde 100’lük fiyat artışı olursa şaşırtıcı olmaz."
Öyle görünüyor ki yüksek enflasyon hele de kış aylarında yüzde 100'lere varan artışlarla bizi canımızdan bezdirecek. Baksanıza perakendeci eğip bükmeden, saklamadan aleni söylüyor.
Durum vahimin de ötesi. Daha önceleri lüks marketlerde alışveriş yaptıklarını bildiğim orta gelir seviyesindeki tanıdıklarım bile artık 'indirim' marketlerine gitmeye başladılar.
Bizim gibi dar gelirliler ise sebze ve meyve için pazarın yolunu aşındırmaya devam ediyoruz.
Kimi vatandaşlarsa mutlaka cep telefonundan fiyatları karşılaştırarak alışveriş yapıyor.
Perakendeciler fiyat artışlarına gerekçe olarak 'enerji' maliyetini ilk sıraya koyuyorlar. Bunun yanında kira ve işçilik maliyetlerindeki artışları da ürün fiyatlarına direkt yansıttıklarını söylüyor.
Peki, neden daha fazla fiyat artışı beklentisi var?
En büyük endişe maliyetlerin daha da artacak olması çünkü. Hele de Rusya ile Almanya arasında enerji krizi yaşanırsa hammadde tedariki konusunda ciddi sıkıntı yaşanacak.
Avrupa’da hammadde üretim kapasitesinin düşmesi inanılmaz fiyat artışlarına neden olur. Fiyatları patlatır.
Biz etkilenir miyiz?
Tabii ki evet. Bizim gibi ithal ederek ihraç eden ülkelerin hali daha da perişan olur.
Diğer yandan bu kadar dalgalı enflasyonun olduğu bir dönemde, fiyat kargaşası da almış başını gidiyor. Bazen barkodu okutuyorsunuz 110 lira, etikete bakıyorsunuz 80 lira.
Bu nedenle tüketiciler bu dönemlerde çok dikkatli alışveriş etmeliler.
Bir ürünü alırken de kendinize öncelikle şunu sorun: "Benim gerçekten bu ürüne ihtiyacım var mı, bunun fiyatı doğru mu?"
'Enflasyon sebep, faiz sonuç' şiarıyla iktisat kurallarını alt üst ettiğimiz yeni ekonomi modelimizde 'enflasyon'u hiç de sallamadan büyümeye odaklandık biliyorsunuz. Bu duruma ilişkin ünlü bir ekonomist önceki gün sosyal medya hesabında şu değerlendirmeleri yapmış. Ben de beğendim sizlerle paylaşmak istedim.
Diyor ki Mahfi Eğilmez;
"Enflasyonla büyüme arasındaki ilişki bir kentin altyapısını düzeltmekle üstüne yollar, köprüler yapmak arasındaki fark gibidir. Yağmur yağıp, seller gidene kadar herkes hayranlıkla yollara, köprülere bakar. Altyapının önemi ancak yağmur yağıp sel olunca anlaşılır."
Altyapının ne derece önemli olduğunu, defalarca sel suları altında kalmış olan Samsunlular iyi bilirler.
Görünen o ki artık bütün Türkiye öğrenecek!