Sosyal medya hesabımda Samsun'un tanınmış avukatlarından birinin paylaşımını görünce, çocuklarını tıpkı benim gibi şehir dışında üniversitelerde okutmak zorunda kalan ailelerin ve öğrencilerin yaşadığı yurt sorunu yeniden karşıma çıktı.
Samsunlu avukat İlhan Ayrancı, 'Teşekkürler Gençlik ve Spor Bakanlığı' başlığıyla öyle bir paylaşım yapmış ki insan ne diyeceğini bilemiyor. Çünkü bir teşekkürden çok, ciddi bir eleştiri. İroni yapmış aslında.
İlhan Ayrancı'nın anlattığına göre Ankara'da Hacettepe Üniversitesi'ni kazanan kızına KYK yurdu çıkmış çıkmasına da nerede?
Hani Gençlik ve Spor Bakanı Kasapoğlu, “Okula en yakın yurtlara yerleştirme yapıldı” demişti ya kazın ayağı hiç de öyle değilmiş çünkü. Ayrancı'nın evladına çıka çıka Çubuk ilçesindeki bir yurtta yer verilmiş.
Beytepe kampüsü nereee Çubuk ilçesi nere? Arada 4 saatlik bir yol var. Yani bu öğrenci yurttan okula tam tamına 4 saatte gidebilecek. Bunun bir de dönüşünü düşünün. Etti mi size 8 saat. Akla ziyan bir durum anlayacağınız!
Aslında ülke genelinde milyonlarca öğrenci hem devlet yurtlarının yetersiz kapasitesi hem de özel yurt ve konut kiralarının yükselişe geçmesi sebebiyle yeniden zorlu bir sürece girdiler.
Geçtiğimiz sene “Barınamıyoruz” eylemleriyle ülke gündemine taşınan sorun, bu sene çok daha çetrefilli bir şekilde karşımızda duruyor.
Sorunun boyutlarını kavramak açısından öncelikle resmi verilere bakalım. YÖK’e göre 2020-2021 eğitim-öğretim yılında üniversitelerde örgün eğitim gören öğrenci sayısı 3 milyon 800 bin. Buna karşın KYK yurt kapasitesi 700 bin bile değil!
Kentler özeline indiğimizde ise durum daha çarpıcı bir boyut kazanıyor. Örneğin İstanbul’da 1 milyon 170 bin öğrenci için sadece 25 bin kişilik devlet yurdu bulunuyor. Yani her 50 üniversite öğrencisine ancak 1 tane yatak düşüyor!
İşte tam da bu nedenle şehir dışında okuyan öğrencilere, 3-4 kişi birleşip ev kiralamaktan veya ücreti bir ev kirasına hemen hemen denk olan özel yurtlara yerleşmekten başka bir seçenek bırakılmıyor.
Ama bu daha da sıkıntılı. Ben de kendi oğlumdan biliyorum. Bir yıldır 2 arkadaş oturdukları evin sahibi daha geçen ay, kirayı yüzde 100'ün üzerinde artırmak istedi. Üstelik hükümetin '11 Haziran 2022 ile 1 Temmuz 2023 tarihleri arasında yenilenen ve 5 yılı geçmeyen sözleşmelerde, kiralara yüzde 25'in üzerinde artış yapılamayacak' düzenlemesine rağmen. Çocuklar ise direniyor, bakalım sonu ne olacak.
Madalyonun diğer bir tarafı ise yurt ücretleri. Bir üniversite öğrencisi, iktidarın o çok övdüğü 850 liralık KYK bursu veya kredisiyle bu yükün altından nasıl kalkabilir? Malum devlet yurtlarına yüzde 80’e varan oranlarda zam yapıldı.
Hesap edin KYK yurdunda kalan bir öğrenci aldığı kredi ya da burstan zamlı yurt ücretini (702 TL) düştüğünde kendisine kalan 148 TL ile mi geçinecek.
Özel yurtlar mı dediniz? Orada durum daha da vahim. Devlet yurdu çıkmayan bir üniversite öğrencisi, özel yurtta çoklu odalarda kalsa bile aylık en az 3 bin 500 TL ödemek zorunda.
Öğrencileri bekleyen zorluklardan bir diğeri de beslenme giderleri. Gıda enflasyonunun yüzde 100'ü aştığı böyle bir ortamda ister bir yurda ister bir eve kafalarını sokmuş olsalar da beslenme maliyetinin altından nasıl kalkacak bu çocuklar!
Öyle görünüyor ki üniversiteyi kazansa da maddi olanaksızlıklar nedeniyle gidemeyen öğrencilerin sayısı, son dönemde artan pahalılıkla birlikte katlanarak artacak bu yıl da.
Sonuç olarak, üniversitede çocuk okutmak da artık 'lüks' oldu. Enflasyon canavarı bu ülkenin gençlerini, geleceğini, yarınlarını yutar hale geldi.
Tehlikenin farkında mısınız?