Kısa adı FATF olan, açılımında 'Mali Eylem Görev Gücü' olarak tanımlanan uluslararası bir kurum var.
1989 yılında OECD bünyesinde kuruldu ama asıl etkinliğini 11 Eylül saldırılarının yaşandığı 2001 yılından daha aktifleştirerek yürütmeye başladı.
O tarihten bugüne FATF, terörün finansmanının kontrolü görevini de yürütüyor.
Türkiye, 39 üyesi bulunan kurumun 1991 yılından bu yana asil üyeleri arasında yer alıyor.
FATF'ın en önemli görevi üyesi olan ülkelerde yasadışı finans bizdeki adıyla 'kara para' olarak bilinen, uyuşturucu, silah kaçakçılığı, yolsuzluk ve terör saldırıları gibi çok çeşitli suç faaliyetlerini mümkün kılan alanlarda, ülkelerin yaptığı mücadeleyi denetlemek.
Gelelim FATF'ın bugünlerde bizi ilgilendiren tarafına. Türkiye, FATF tarafından 2021 yılı ekim ayında 'gri liste'de. Yani yaklaşık 3 yıldır kara para ile mücadelede etkin olmadığımızı düşünen FATF, Türkiye'li gri listeye aldı. Neyse ki 'kara liste'ye kadar uzamadı bu mesele.
Son aylarda kara parayla mücadelede önemli operasyonlar yapılınca ve Türkiye kendi sisteminin güçlendirilmesi konusunda FATF ile birlikte çalışacağına dair üst düzey bir kararlılık gösterince ve ayrıntılı bir eylem planı üzerinde anlaşmaya varıldı. Bunun üzerine Türkiye'nin mevcut durumu yeniden değerlendirmeye alındı.
Son olarak Ekonomim'e konuşan FATF Başkanı T. Raja Kumar, Türkiye'nin gri listeden çıkma yolunda çok önemli adımlar attığını belirterek, eğer her şey yolunda giderse FATF'ın bu yılın haziran ayında yapılacak genel kurulunda Türkiye'nin gri listeden çıkarılmasının oylanacağını açıklamış.
Yani önümüzdeki nisan ve mayıs ayları bu açıdan da oldukça kritik. FATF uzmanlardan oluşan bir ekip Türkiye'nin kaydettiği ilerlemelerin yani kara parayla mücadele konusundaki eksikliklerin giderilip giderilmediği konusunda, sahada araştırmalarını yapacak. Sonrasında hazırladığı raporu üst kurula sunacak.
Bu niye bu kadar önemli diye soracak olursanız, Türkiye'nin dışardan yatırımcı çekebilmesi konusunda mevcut siyasi istikrar beklentilerinin yanı sıra, kara para ve yasa dışı finans yöntemleriyle mücadelede kararlı olup olmadığı da kriteler arasında yer alıyor.
Yabancı değerlendirme kuruluşlarının ardı arkasına Türkiye'nin kredi notlarını yükseltmeye başladığı bugünlerde FATF'ın Haziran ayında yapacağı değerlendirme de belirleyici olacak.
Türkiye terörün finansmanına zemin hazırlayan, kara parayla mücadele etmesi işte bu kadar önemli.
***
DEPREM KORKUTTU
Önceki gece saat 03.00 sıralarda Samsun Taflan civarında denizde meydana gelen yaklaşık 4.5 şiddetindeki deprem, Samsun'da deyim yerindeyse yürekleri ağızlara getirdi. Ramazanın ilk sahuruna deprem korkusuyla kalktık.
Fakat korkmak çare değil. Deprem ülkemizin bir gerçeği. Geçen yıl 6 Şubat depremlerinden sonra OMÜ'de Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Bahadır, Samsun'un Atakum ilçesinin özellikle sahil bandının birinci ve ikinci derecede yüksek deprem riski taşıdığını belirtmişti.
Sadece Atakum değil İlkadım ilçesinde yamaçların etek kesimleri, Cumhuriyet Meydanı ve sahile kadar olan kısımların da yüksek deprem riski barındırdığını ifade etmişti.
Bu bölgelerde binlerce insan yaşıyor ve binaların büyük bir çoğunluğunun depreme dayanıklı olmadığını söyleyebiliriz. Hele de İlkadım ilçesi için. Yerel seçimlerde başkan adaylarının depreme karşı güçlü binalar üretilmesi ve kentsel dönüşüm konusundaki projelerini geliştirmeleri gerektiğinin önemini bu son deprem daha da iyi hatırlattı sanırım.
Unutmayalım ki deprem öldürmez, dayanıksız çürük binalar öldürür.
Hepimize geçmiş olsun!