Hrant Dink…
Agos gazetesinin genel yayın yönetmeniydi.
19 Ocak 2007'de uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Cinayet İstanbul'da işlendi ama tetikçi Ogün Samast'ın yakalandığı yer Samsun'du.
Katil zanlısı olarak Ogün Samast, televizyonda yayınlanan güvenlik kameralarından elde edilen görüntülerin üzerine babası tarafından ihbar edilerek güvenlik güçlerinin takibi sonucunda Trabzon'a gitmek üzere geldiği Samsun otogarında sivil giyimli jandarma ve polis ekiplerince yakalandı. Samast cinayeti işlediğini itiraf etti.
Sonrasında yaşananlar ise tam bir skandaldı.
Tutuklanma sırasında çekilen ve ilk olarak TGRT kanalında yayımlanan Ogün Samast'ın arkasında Türk bayrağı ve Atatürk'ün "Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez" sözü görünen fotoğrafları tepki topladı.
Bunun üzerine tutuklanmayı soruşturmak üzere 29 Ocak'ta Samsun'a bir mülkiye müfettişi gönderildi. Soruşturma sonucunda polis veya jandarmanın Ogün Samast'la birlikte Türk bayrağı ve Atatürk'ün sözü bulunan fon önünde hatıra fotoğrafı çektiğini gösteren film kayıtları ortaya çıktı.
Bu kayıtlarda güvenlik kuvvetlerinin Ogün Samast'a bir tür kahraman muamelesi yaptığı görünüyordu. Müfettiş raporunda, fonda Türk bayrağı görülen hatıra fotoğrafı ve filmlerinin zanlının konuşturulması için bir taktik olarak çekildiği ve herhangi bir suç oluşturmadığı belirtildi, bunun üzerine takipsizlik kararı alındı.
CİA-FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Hrant Dink cinayetinde yıllardır gizlenen bütün gerçekler de su yüzüne çıktı.
Suikastın tetikçisinin yakalanmasına rağmen tam olarak aydınlatılamaması, Emniyet ve Jandarma İstihbarat Teşkilatı ile bağlantıları bulunan kişilerin olaya isimlerinin karışması, tetikçinin güvenlik güçleriyle birlikte hatıra fotoğrafı çektirmesi, azmettirici Yasin Hayal'in daha önceki suçlarında polis tarafından korunduğu gibi konu ve iddialar, derin devlet tartışmalarını tekrar gündeme getirdi.
Hrant Dink cinayetinden tam 15 yıl sonra Türkiye bu kez, ülkücü-milliyetçi bir siyasetçiye yönelik suikastı konuşuyor.
Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş, Ankara'nın göbeğinde başından vurularak öldürüldü.
Cinayetin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılan soruşturmada 13 kişi tutuklandı. Tutuklanan şüpheliler arasında özel harekat polisleri de var. Polisler, Ateş'i öldüren tetikçiyi İstanbul’dan Ankara’ya transporter araçla getirmekle suçlanıyorlar.
Soruşturmada, hakkında yakalama kararı bulunan ve Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği ekiplerince İstanbul Beykoz'da yakalanan, tetikçiyle birlikte olaya karıştığı belirlenen Doğukan Çep ise Ankara'ya getirildi. Doğukan Çep'in, yakalandığı sırada üzerinde iki silah bulunduğu belirtildi. Çep, ifadesinin ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Tetikçi mi? Defalarca torbacılıktan cezaevine girmiş olan Eray Özyağcı...
Cinayetin üzerinden günler geçti ama hala ortalarda yok.
Dinciler, liberaller ve diğer ABD yandaşı güçler yıllarca Hrant Dink cinayetini milliyetçi, ulusalcı, ırkçı, Ergenekon’cu güçlerin gerçekleştirdiğini iddia etmişlerdi. Halbuki cinayetin arkasında CİA-FETÖ'nün olduğu ortaya çıktı.
Hrant cinayeti, Uğur Mumcu cinayeti ile TSK'nın çökertilmesi operasyonunun tam orta noktasında yer alıyordu ve ulusalcı yurtsever güçlerin tasfiyesine dönük emperyalist operasyonların hedefleri içinde yer buluyordu kendine.
Peki, Sinan Ateş suikastının arkasında kimler var?
Neden Sinan Ateş hedef alındı. Bu operasyonla Sinan Ateş ve ekibi de mi tasfiye edildi?
Ülkücü-milliyetçi camiayı karıştıran bu cinayetin perde arkasında bakalım neler çıkacak!