Önce değerli sanatçımız Haluk Levent kurdu bu cümleyi ama Türkiye'de milyonların kalbinden üç gündür tüm kalbimle inanıyorum ki bu düşünce geçiyor.
Deprem bölgesini ekranlardan da izleseler, sosyal medyadan da takip etseler tüm Türkiye, enkaz altında hala ulaşılmayı bekleyenler olduğunu gördükçe, 10 ilin her bir yerinden kayıplarını arayanların mesajları geldikçe, 'keşke kepçe olsam, kazma olsam kürek olsam' bu betonları bu duvarları taşları kaldırıp, enkazdaki vatandaşlarımızı kurtarsam diye gözyaşı döküyor.
Nasıl bir felaketti bu Allah'ım!
İnsanın boğazına bir yumruk oturur mu günlerdir? Oturduğun ev, yürüdüğün yollar bile dar gelir mi?
Soğuğu, yağan karı gördükçe sicim gibi gözyaşları dökülür müymüş insanın gözlerinden…
Çok ağır bir tablo. Yaraları sarmak için herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor.
Sivil toplum büyük bir dayanışma içerisinde.
Bu büyük felaketin bizlere gösterdiği çok önemli bir gerçek var.
Bu ülkede çıkarılmaması gereken tek bir 'af' varmış aslında.
O da İmar AFFI...
Artık ders almamız gerekiyor. Bir daha bu acıları yaşamamak için. Bilimin yolundan gidip, uzmanların, inşaat mühendislerinin, mimarların jeoloji mühendislerinin özetle bilim insanlarının dediklerinden, söylediklerinden, uyarılarından şaşmamak gerekiyor.
Muhtarlardan, belediye meclis üyelerine, belediye başkanlarından, valilere, milletvekillerinden, merkezi hükümete kadar her bir yöneticinin bu gerçeği artık bir ayet gibi ezberlemeleri şart!
Bu insanların katili deprem değil, o kağıt gibi yıkılan binalara insanlarımızı mahkum edenler…
Büyük felakette dördüncü güne girerken adeta zamanla yarışıyoruz!
İnsan kepçe olmak ister mi?