Sosyal medyada ve internette her gün hemen hemen 1-2 kez karşıma çıkıyor;
'Kredi çıkmıyor diye üzülmeyin. Kara listeye kredi çıkartılır', 'Sicilim bozuk ve bankalardan kredi alamıyorum diyorsanız uzman kadromuz hizmetinizde' reklamlarını…
Artık dolandırıcı mı dersiniz, tefeci mi ya da ellerinde bizim bilmediğimiz sihirli bir değnek mi var bilemiyorum ama bu 'kara liste' meselesi, böyle trajikomik bir hal almış durumda.
Baksanıza 'kara liste' sektörü bile oluşmuş bu ülkede…
Bir tarafta özellikle de Kur Korumalı Mevduat uygulamasından sonra bankalar kar üstüne kar rekorları kırıyorlar, diğer tarafta, yüksek enflasyon karşısında geliri eriyen vatandaş ise temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için sürekli bankalardan kredi alarak borçlanıyor.
Bakın sadece bu yılın temmuz ayında bankaların karı, geçen yıla göre yüzde 505 artarak 38.7 milyar liraya çıkmış.
Yılın ilk yedi aylık dönemindeki net kar ise yüzde 417.2 artarak 207.9 milyar liraya kadar tırmanmış durumda.
Anlayacağınız uygulanan ekonomik program, en çok bankacılık sektörüne yaramış.
Merkez Bankası üst üste politika faizinde indirime gidiyor ve bankalar Merkez Bankası'ndan bu faiz oranıyla para alıyor ama vatandaşa yansıyan bir şey yok.
Vatandaş hala yüksek faize çalışıyor yani. Vatandaşların tüketici kredisi ve kredi kartı borçları yüzünden bankacılık sektörüne ödediği faiz, geçen yılın aynı dönemine göre ilk 7 ayda yüzde 49.4 artarak 95.3 milyar liraya kadar çıktı.
Ya ödenemeyen krediler!
İşte rakamlar; 2022 Ocak-Eylül döneminde toplam 819 bin 547 vatandaş, bankalara olan bireysel kredi borcunu, 706 bin 457 vatandaş da kredi kartı borcunu zamanında ödeyemediği için bankalar tarafından icra takibine alındı.
Kısacası, borç batağına saplanan vatandaş, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi'nin kara listesine girdi.
Son beş yılda bankalar tarafından takibe alınanlardan borcu halen devam edenlerin sayısı da Eylül sonunda 4 milyon 165 bin 902 kişiye ulaşmış.
Bankalar kar rekorları kırarken vatandaş da 'kara liste'lik olunca, sicil affı da gündeme geldi. Bu arada iktidarın geçtiğimiz günlerde torba yasa kapsamında TBMM'den geçirdiği 'sicil affı' resmi gazetede yayımlanarak dün yürürlüğe girdi.
Af düzenlemesi 15 Ağustos 2022 tarihi itibarıyla dosyada yapılmış tahsilatlar nedeniyle bakiye takip tutarı 2 bin lira ve altına düşen alacakları kapsıyor.
Çare mi? Değil elbette. Enflasyon canavarı kükredikçe, vatandaş geçinemiyor, üstüne üstlük borçlanıyor.
2 bin liranın üzerinde icra borçlarından kara lisede olanlar, ne olacak?
Ekonomi böyle giderse 'kara liste' daha da uzayıp gitmezse iyidir!
İZİNDEYİZ ATA'M
Atatürk, 1937’de kendisini ziyaret eden Romanya Dışişleri Bakanıyla sohbetinde “yaşamda mutluluk” konusu açılınca şunları söyler:
“Vaktiyle büyük düşünürlerin yaşamda mutluluk konusundaki düşüncelerini öğrenmek istedim.
“Bir bölümü kötümser idiler. “Değil mi ki sonu ölümdür; bu yaşamda mutluluğa yer yoktur.” diyorlardı.
“Daha başkalarını inceledim. Onlar daha akıllı insanlardı. Diyorlardı ki ‘Değil mi ki sonu ölümdür; bâri yaşadığımız sürece şen ve mutlu olalım.’
“Ben, kişilik yapım nedeniyle ikinciler gibi düşünmekten yanayım. Ancak bir koşulla!
“Dünyayı kendi kişiliğinden ibaret sayanlar, gerçekte mutsuz insanlardır... Bence bir insanın yaşadığı sürece tam mutlu olması, ancak gelecek kuşakların onuru, özgürlüğü ve mutluluğu için çalışmasıyla olanaklıdır.”
Atatürk de işte son soluğuna değin, hep böyle yaşadı. Türk ulusunun gelecek kuşaklarının da özgür, onurlu ve mutlu yaşamaları için tüm gerekli koşulları yoktan oluşturmaya koyularak ve durup dinlenmeksizin çalışarak bunu yaptı.
Bugün 10 Kasım! Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk’ü kaybedişimizin üzerinden 84 yıl geçti. Ulu Önder'i en içten, en derin sevgi, saygı ve gönül-borcu duygularıyla, erdem, özgürlük ve bağımsızlığın tam güvencesi olan yolundan ayrılmamaya her gün daha da güçlenen çelikleşmiş bir kararlılıkla anıyoruz!