Büyük felaketin üzerinden 10 gün geçti.
Şu anki bilgilere göre 30 bin insanımızı kaybettik, 100 bine yakın insanımız yaralı olarak kurtuldu.
Bu büyük yıkımda Türkiye tek yürek oldu.
AFAD gönüllülerinden, Zonguldaklı maden işçilerine…
AHBAP Derneği'nden, cami derneklerine, kilise vakıflarına…
Siyasi partilerden her bir sivil toplum örgütünden, meslek örgütlerine kadar herkes ya ayni ya nakdi ya da manevi yardımlarıyla depremin vurduğu kardeşlerine koştu.
Birçok ülke de bu büyük acımızda yanımızdaydı. Yunanistan, Almanya, Tayvan, Polonya, Rusya, Lübnan, Özbekistan, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Hindistan, Japonya, Çek Cumhuriyeti, Kırgızistan, İspanya ve Meksika'dan gelen arama kurtarma timleri bir can daha kurtarabilmek için adeta seferber oldular.
Hatta Meksika ekibi patili çalışma arkadaşları Proteo'yu enkaz altında kaybettiler ama yine de can kurtarmaktan vazgeçmediler.
Samsun'da da günlerdir önce deprem bölgesinde yüze yakın TIR'la gıda başta olmak üzere, kıyafet, hijyen maddeleri başta olmak üzere odun, kömür, konteyner, binlerce yardım ulaştırıldı.
‘Gün birlik olma günü’ diyen Samsunlular, tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi yıkık bir ülkeyi kurtarmak için elini taşın altına koyduğu gibi, bu kez de yıkılmış kardeşleri için ellerini taşın altına koydular. Ben her bir hemşehrimle ayrı ayrı gurur duyuyorum.
Ama bu dayanışma seferberliği bitmiş değil. Şimdi de deprem nedeniyle başlarını sokacak bir yuvaları kalmayan kardeşlerimiz, bu kez de başlarını sokacak yer aramaya başladılar. Hatay, Kahramanmaraş adeta boşaldı.
Samsunlular bu kez de depremzedelere ya evlerini açıyorlar, ya boş durumdaki evlerini ücretsiz olarak tahsis ediyorlar ya da eşya yardımlarıyla yıkılmış kardeşlerinin yaralarını sarabilmek için çaba gösteriyorlar.
Herkes bir şekilde güç birliği yapıp iyilikte yarışırken, son günlerde sosyal medyada deprem bölgesindeki memleketlerinden başka illere gidenleri eleştiren paylaşımlar da görmeye başladım.
Hatta densizlik edip daha da ileriye giderek onları Suriyeliler gibi ülkelerini terk etmekle suçlayanlar bile olmuş.
Saçmalık. Bu temelli bir göç değil ki. Bu kışı, şu zor günleri bir atlatalım, şu acıları biraz olsun dindirelim, onlar da elbette yuvalarına geri dönecekler. Kaldı ki geldikleri yerler yabancı bir memleket de değil ki. Kendi vatan toprakları.
Kahramanmaraş depreminde büyük bir yıkım yaşandı, bu doğru. Ama millet olarak bizdeki manevi güce hiçbir toplumun bizim kadar sahip olmadığını söyleyebilecek göz yaşartıcı bir dayanışma, yardımlaşma ve kardeşlik ruhunu da ortaya koyduk.
Bu toplumun bütün zorluklardan, felaketlerden dimdik ayağa kalkmasını sağlayacak benzersiz bir ruh bu.
Dünyada bu kadar derin, bu kadar muazzam ve muhteşem bir ruha sahip ikinci bir toplum yok!
Teşekkürler Türkiye'm. Teşekkürler canım Samsun'um!