Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, KPSS’de 80-90-100 puan almalarına rağmen, mülakatlarda düşük puanlar verilerek tercih yapma hakkı elde edemeyen öğretmen adaylarıyla ilgili demiş ki;
"Başka sebeplerden kaynaklı olabilir. Mesela kekeme iseniz, öğretmenlik yapabilir misiniz?"
Adaylar arasında kekeme var mı, yok. 'Misal' olarak vermiş bu örneği.
Bakan Özer, bu örneği verince İngiltere'nin 'kekeme kralı' VI. George geldi aklıma…
Hani bugünlerde 100 yaşına merdiven dayayan Kraliçe 2. Elizabeth'in babası VI. George…
Tahtın ilk varisi ağabeyi Edward 'aşkı uğruna' tahttan feragat edince tahta çıkan 6. George, kekemeliği yüzünden konuşma yapmaktan bile korkarmış. Ama aldığı eğitim sayesinde, 2. Dünya Savaşı devam ederken öyle bir radyo konuşması yaptı ki halkını peşinden sürükleyen bir kral olmayı başardı.
Ya Lenin'e ne demeli. Çarlık Rusya’sını deviren Bolşevik devriminin lideri ve Sovyetler Birliği'nin kurucusu Vladimir Lenin de kekemeydi. Lenin günlük hayatında kekelemesine rağmen halka hitap ederken hiç kekelemezmiş, kendine özgü şarkı söyler gibi bir konuşma tarzıyla bu sorunu hissettirmezmiş bile…
Türkiye’de ise kekeme deyince akla gelen ilk isim ünlü gazeteci ve büyük spiker Halit Kıvanç. Halit Kıvanç'a bu sorundan dolayı çocukluğunda bol miktarda kanarya suyu içirmişler. Kendi iradesi ve azmi ile bunu yendiği gibi ülkemizin diksiyonu en iyi, en düzgün konuşanları arasında bulunuyor.
Bilim adamı Albert Einstein'ın da kekeme olduğu söyleniyor mesela. Kekemelikten dolayı psikolojik sorunlar yaşamış ve okul hayatı çok zor geçmiş. Tedavi sürecinden sonra 35 yaşlarında kekemeliği yenmiş.
Ünü sınırları aşan başka kekemeler de var. Örneğin Marilyn Monreo, Bruce Willis, Charles Darwin, Çiçero, yerçekimi kanununun ve birçok ünlü buluşun sahibi İngiliz fizikçi Isaac Newton…
Saymakla bitmiyor bu kekeme ünlüleri.
Ama sayın bakanımıza göre Türkiye'de 'kekeme'ler öğretmenlik yapamazlarmış.
Nereden baksan tutarsız bir açıklama olduğu ortada.
Bir kere bu adaylar arasında kekeme olan biri yok, diğer tarafta bir eğitim bakanının durumu kurtarmak için, toplumun bir kesimini dışlayıcı bir konuşma yapması…
Madem sayın bakana göre kekemelik bir 'engel'se o zaman devlet, kekemeliği neden bir engel olarak tanımlamıyor?
Yönetmeliğe, öğretmenlik yeterliliklerine veya kanununa bunu eklersin, kekeme olan da mülakata girmez. Boşu boşuna yıllarca okul okuyup, KPSS'ye çalışmaz.
Bu ülkede liseyi dahi bitirdiği şüpheli bir güreşçi, banka yönetim kurulu üyesi olabiliyor ama fakülte bitirmiş ve KPSS'de derece yapmış biri kişi, sırf 'kekeme' diye öğretmenlik yapamıyor öyle mi?
Üstelik günümüzde kekemelik ilgili bir ton terapi ve tedaviler varken…
Günümüzde yola çıkıldıktan sonra kural uydurmak da yeni moda oldu.
Sayın bakana önerim; siz toplumun bir kesimini yaralayan örnekler vermeyi bırakın da, "Kamuoyu neden bizim atamalarımıza, mülakat sistemimize güvenmiyor" önce bunu bir düşünün derim.
Yoksa kekemelik çoook sonraki iş!