İtalya Yunanistan harbinde şehit düşen dedesinin Arnavutluk’ta mezarı bile belli olmamasına üzülürdü.
“Benim dedem bizim namusumuz için, bu vatan için düşmüş” diyerek hem gururlanır hem de hüzünlenirdi.
Batı Trakya'da Yorgo ile Maria ile beraber yaşamayı öğrenmiş, çalan kilise çanından, onların da okunan ezandan rahatsız olmadıklarını her fırsatta dile getiren bir 'barış' adamıydı.
İskeçe'nin seçilmiş müftüsü Ahmet Mete'den bahsediyorum.
Samsun'daki bir konferans sırasında ben de tanışma fırsatını bulmuştum. "Batı Trakya'da bizler barış içerisinde, huzurla yaşıyoruz ama dışarıdan gelip bizi karıştırmak ve bizleri adeta farklı insanlarmışız gibi göstermek isteyenler var" demişti.
"Bazen bizleri terörle anmak isteyenler, buradan çıkın gidin demek isteyenler çıkıyor ama biz kendimizi burada bildik ve burada biliyoruz. Bizler Yorgo ile Maria ile beraber yaşamayı öğrendik. Onlarla yaşayarak doğduk. Bu bizim kültürümüzdür" sözleriyle doğduğu topraklara olan sevgisini ve tüm halkların bir arada olmasının büyük bir zenginlik olduğunu dile getirirdi.
Ahmet Mete, İskeçe'nin seçilmiş müftüsüydü ama Yunanistan hükümeti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını yıllardır uygulamadığı için onun müftülüğünü tanımıyordu.
Hakkında defalarca kez dava açtılar.
Hatta bir Türk'ün cenaze namazını kıldırdığı gerekçesiyle 'makam gaspı' yaptığı iddiasıyla hapis cezasına bile çarptırdılar.
En son geçen yıl dönemin parti Başkanı Mustafa Aliçavuş’u, Rauf Denktaş’a benzettiği için ‘halk arasına nifak sokma suretiyle kamu düzenini bozduğu' gerekçesiyle 3 yıl tecilli olmak üzere 15 ay hapis cezasına çarptırıldı.
2020 yılında da Yunanistan'da aşırı sağcı milliyetçiler, kaldığı eve saldırı düzenlemişlerdi.
Bu baskılar bile az gelmişti Yunan makamlarına. Hapis cezalarıyla Ahmet Mete'yi sindiremeyeceklerini anlayınca, bu kez Yunan Maliyesi devreye girdi. Aldığı arabanın kredisini Maliye’ye bildirmediği gibi komik bir suçlamayla, 41 bin euro para cezası bile kesildi.
Ömrünün sonuna kadar Batı Trakya'da Türklerin ve Rumların bir arada yaşaması için mücadele veren, Yunan makamlarının Türklere yaptığı baskıları ve insan hakları ihlallerini dile getirmekten hiçbir zaman geri adım atmayan İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete'yi ne yazık ki dün kaybettik.
Ne diyordu Ahmet Mete; "Yunanistan uluslararası anlaşmalarla bağlı olmasaydı bile günümüz dünyası, bir toplumun dinini yaşamada devlet terörüne uğramasını, bu denli zorluğa maruz bırakılmasını kabul etmez; etmemeli. Üstelik bu baskılar Avrupa Birliği üyesi bir ülkede Avrupa Birliği vatandaşlarına uygulanınca durum akıl almaz bir vaziyet alıyor."
Her fırsatta konu Türkiye olunca insan hakları ihlallerinden dem vuran Batı'nın ikiyüzlüğünü çekinmeden ortaya koyan Ahmet Mete'nin bu sözleri, bugün bile sözde Batı demokrasisini en iyi anlatan ve bütün çıplaklığıyla gözler önüne seren ifadeler olarak, tarihe geçti.
İskeçe Müftüsü Ahmet Mete'nin vefatı Batı Trakya'daki Türk azınlığı için gerçekten de büyük bir kayıp. Mekanın cennet olsun Ahmet Mete. Batı Trakya, senin de ömrünü adadığın barışa ve demokrasiye inşallah bir gün kavuşur!