Dünyanın en çok saygı duyulan liderlerden biri olarak tarihe geçen Nelson Mandela demiş ki;
"Yoksulluğun üstesinden gelmek bir hayırseverlik hareketi değildir. Temel bir insan hakkının, onurun ve onurlu bir yaşam hakkının korunmasıdır. Yoksulluk devam ederken gerçek özgürlük yoktur."
Önceki gün TÜİK'in kasım ayı enflasyon oranlarını açıkladığı dakikalarda ben de içine düşüğümüz yoksulluk girdabında, her geçen gün dibe çekilen yurttaşlarımızı düşünüyordum.
Kimler yoktu ki aralarında...
Türk-İş açıkladığı yoksulluk sınırını tekrar hatırlatayım. Tam tamına 25 bin 364 lira...
Bakın o yoksulluk sınırının altında kalan yurttaşlarımız kimler?
Memur, öğretmen, başkomiser, polis memuru, uzman doktor, hemşire, mühendis, teknisyen, araştırma görevlisi, vaiz, avukat, esnaf, asgari ücretli, işçi, emekli...
Daha sayayım mı?
Toplumun her bir kesimi, yoksulluğun pençesinde...
Dünyanın 10 ekonomisi içerisine sokulacağı söylenen Türkiye'nin şu andaki ahvali bu. Toplumun her bir kesimi, nevi şahsına münhasır, 'faiz sebep, enflasyon sonuç' düsturu doğrultusunda adım adım yoksullaştırıldı.
Maaşlar eridi, buhar oldu. Daha son 5 ayda memurun alım gücü 2 bin lira, asgari ücretlinin ise bin 306 lira geriledi. Emekliyi hiç söylemiyorum bile.
TÜİK'e göre enflasyon kasım ayında düşmüş.
Gıdadaki enflasyona gelin bir bakalım:
Son bir yılda şekere gelen zam yüzde 340, doğal gaza gelen zam yüzde 300, elektrikte yüzde 260, benzinde yüzde 238, ayçiçek yağında yüzde 210, et ve sütte yüzde 195, mutfak tüpünde yüzde 190, ekmeğe una gelen zam yüzde 180, ulaşımda yüzde 175, otogazda yüzde 162.
Son bir yılda bazı temel gıda ürünlerindeki fiyat artış oranlarına bakalım bir de. Tabii yine TÜİK verilerinden yola çıkarak.
Sütte yüzde 162, pirinçte yüzde 145, tereyağında yüzde 137, patateste yüzde 131, peynirde yüzde 129, meyve suyunda yüzde 127, makarnada yüzde 126, sebzede yüzde 110, reçelde yüzde 104, margarinde yüzde 101...
Ve Kasım 2022 itibariyle TÜİK'in açıklamasına göre yıllık enflasyon yüzde 84.39'a gerilemiş. ENAG'a göre ise hiç de öyle değil. ENAF'ın açıklamasına göre bir yıllık enflasyon artışı yüzde 170.70, İstanbul Ticaret Odası'na göre ise yüzde 105,5.
Durum böyleyken ne hikmetse birden zincir marketlerle ilgili bir tartışmanın içerisine girdik. Meğer tüm bu zamların sorumlusu üç harfli marketlermiş.
Elektriğe zam yap, doğalgaza zam yap, akaryakıta zam yap, vergi, ceza ve harçlara zam yap.
Ama suçlu marketler olsun!
Nasıl film ama!