Daha iki gün önce Ankara’da yaşayan bir kişi, karısını ve iki çocuğunu tabancayla vurarak öldürdü.
Geçen ay ise Mesut A, Çankırı'da yaşayan eski eşi Gülay A'yı tabancayla öldürüp teslim olmuştu.
Eylül ayında ise Mersin'in Silifke ilçesinde Erdoğan Sarıaydın tartıştığı eşi Zeynep Sarıaydın'ı pompalı tüfekle vurarak öldürmüştü. Üstelik 17 yaşındaki genç kadın 4 aylık hamileydi.
Her ay bir ya da iki kadın cinayeti.
Bir türlü bitmiyor.
Oysa ki; kadının özgürlük düzeyi, o toplumun uygarlık düzeyinin ölçütüdür. Bizdeki tablo ise hiç de iyi değil.
Düzeleceğine dair umudum da gün geçtikçe tükeniyor. Kızları çocuk yaşta evlendirenler, tacizciler, tecavüzcüler, kadına dayak ilmihali yazanlar, kadını çalışma yaşamı ve toplumsal yaşamdan dışlayanlar, en kötüsü de yaşama hakkını elinden alanlar.
Gün geçmiyor ki uygarlığı kadınlar koğuşuna dönüştürmek isteyen özgürlük düşmanlarının yeni bir rezaleti daha ortaya çıkmasın.
Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi'nin yaptığı bir araştırmada, kadınların en büyük sorunu ‘şiddet’ olarak belirlenmişti.
Diğer sorunlar; işsizlik, eğitimsizlik, sokakta baskı ve taciz, aile baskısı, kadın-erkek eşitsizliği, çevre ve mahallesi baskısı.
Araştırmada kadınlar, siyasi liderlikte kadın adayları destekleyeceklerini artan bir oranla vurgularken; erkekler ise bu konuya aynı sıcaklıkta yaklaşmıyor.
Erkeklerin kadın liderliğine siyasette neden karşı çıktığını nedeni ise beli; Çünkü; yobazlık, gericilik, faşizm ve her tip diktatörlük pek çok erkeğin insanlığa karşı bencil çıkarlarına hizmet eder ama bunların hiç biri kadının bencilce de olsa çıkarlarına hizmet etmez.
Her geçen gün kötüye giden bu tablo karşısında kadının kişiliğini kazanması, bedeninin, bilincinin ve hayallerinin sahibi olabilmesi en önemlisi de kendisi olması nasıl olacak?
Bunun tek yolu; teokrasi, faşizm ve kapitalizmin geriletilmesine bağlı.
Aslında erkek kadını baskı altında tutarak, onu; özgür ve gelişkin birey olma hakkından mahrum ederek kendini de cezalandırmış olur. Geri, bağımlı, özgür düşünemeyen kadınla birlikte olmak kadar iğrenç bir mahrumiyet yoktur dünyada. Çünkü yaşam arkadaşınız, çocuklarınızın anasıdır söz konusu edilen.
Bu durum aynı zamanda erkeği de gericileştiren, ilkelleştiren, tutsak kaldığı ile yaşamaya tutsak kılan bir durumdur. Bu nedenle; kadın özgürlüğü için mücadele etmek en fazla erkeklerin yararınadır.
Ve bir son söz daha; kadın özgürlüğü için mücadele etmek, her erkeğin annesine borcudur.