Hafize Gaye Erkan başkanlığında geçen hafta toplanan ve yeni isimlerden oluşan Para Politikası Kurulu yüzde 17,5 olan politika faizini, beklentilerin çok üzerinde bir hamleyle yüzde 25'e çıkardı.
Merkez Bankası’nın bu kararına birkaç açıdan bakmak gerekiyor. İlki beklentilerin üzerinde bir faiz artırımı olduğu için para politikası açısından olumlu bir karar olması.
Çünkü piyasada kırmızı ışık olarak yüzde 25 faiz üst sınırı olduğu konuşuluyordu. Bu oranı görmüş olduk.
Şimdi ekonomistler Merkez Bankası yüzde 25’te duracak mı yoksa politika faizi yüzde 30’a gelecek mi, bunu konuşuyor.
Eğer yüzde 30’a gelirse gelecek toplantıda piyasada kırmızı ışık sarıya döndü yeşile doğru gidilecek belki ilerde algısı oluşabilir. Ve bu çok daha olumlu olur. Bu çerçeveden bakıldığında karar olumlu.
Ancak çok önemli bir sorunumuz var ve hala yükselerek devam ediyor. O da enflasyon...
Hatırlarsanız Merkez Bankası PPK metninde enflasyon raporunda yılsonu yüzde 58 olan enflasyon tahmininin daha yüksek çıkabileceğini belirtti. Bu oranın bu yüzde 60-62 seviyeleri olması bekleniyor.
Peki hepimizin şok olarak algıladığı ve piyasaları olumlu havaya sokan faiz neydi; yüzde 25. Bu açıdan bakıldığında yüzde 25 nerede, yüzde 60 nerede?
Bu faiz artışları devam ederse önce yüzde 30, bir sonrakinde ise yüzde 32,5-35’e çıkabilirse 2024 yılsonu enflasyon tahminiyle uyumlu hale gelmiş olur ve o zaman herkes rahatlar. Yoksa şu haliyle yüzde 25 politika faizi hala yetersiz.
Diğer taraftan geçen hafta Merkez Bankası (TCMB), TL mevduatları artıracak, Kur Korumalı Mevduatı (KKM) azaltacak düzenlemeye gitti.
İlk kez piyasaya sürüldüğünde kurtarıcı gibi sunulan, şimdi ondan kurtulmak için uğraşılan Kur Korumalı Mevduat konusu da önemli.
Bu KKM denilen şey hatırlarsanız, dolar alıp başını gidince ve bizim mevduat sahipleri de onun peşine takılınca çaresiz kalan hükümet kur korumalı mevduat hesabı diye bir hesap uydurmuştu.
Bu hesaba geçenler Türk Lirasının döviz karşısında yaşadığı kayıptan etkilenmeyecek ve bankadan alacağı faizle de kazançlı çıkacaktı. Başlarda bu iş burada anlattığım gibi gelişti.
Sonra zaman içinde hükümet çeşitli düzenlemelerle veya düzenleme dışı baskılarla kuru olduğu yerde tutmaya yöneldi. Bu durumda ilk bakışta bir şey değişmemiş gibi oluyordu. Çünkü kur kaybı olmuyor üzerine bankanın ödediği faiz alınıyordu. Ne var ki alınan faiz enflasyondan düşüktü.
Bir süre sonra insanlar kurun yapay bir şekilde tutulduğunu görünce risklerin büyüdüğünü fark ederek bu işten vazgeçmeye başladılar. Bu kez çaresiz kalan hükümet bankaların vereceği faiz için koyduğu tavanı kaldırdı. O zaman da faizi düşürmek üzerine kurgulanmış olan model tamamen tersine döndü.
İşte TL mevduatları artıracak, Kur Korumalı Mevduatı (KKM) azaltma kararını alıncaya kadar, son 2 yılımızı elin parasına garanti vererek yani onu korumaya çalışarak geçirdik.
Oysa kendi paramızı korumaya çalışsaydık bugün bambaşka bir yerde olacaktık.
Aslında asıl mesele şu; Enflasyon ve Merkez Bankası politika faizi yüzde 19 iken faize ve kura karışmasaydık ne enflasyon ne de kur burada olacaktı.
Neyse ben yine de umut etmek istiyorum.
Bu arada henüz önümüzdeki süreçte nasıl bir ekonomi programı uygulanacağına dair tek kelime duymadık. Ben asıl o programda neler olacak onu bekliyorum.
Bundan önceki program hani 'burası bakın çok önemli' diye gözümüze gözümüze sokulanlar, yaşadığımız bu felaketin başucu kitabıydı çünkü...