1980 sonrasında mamul mallar (imalat sanayinde üretilmiş, tüketime hazır mallar) ihracatına yönelerek kişi başına gelirlerini yükselten pek çok gelişen ülke, bugün ciddi bir tehditle karşı karşıya.
Orta gelir tuzağı!
Dünya Bankası'nın "Kalkınma Raporu"nda kişi başı milli geliri, 1,036-12,535 dolar arasında yer alan ülkeler, 'orta gelirli ekonomiler' olarak tanımlanıyor.
Türkiye’nin ortalama kişi başına milli geliri ise, 2007 yılında 9 bin 735 dolardan, 2013’te 12 bin 582 dolar ile zirveye çıkmıştı.
2021’de ise 9 bin 592 dolara geriledi.
Ekonomi yazılarını ilgiyle ve beğenerek okuduğum Ekonomist Uğur Gürses, geçtiğimiz günlerde 'Anadolu'nun Orta Gelir Tuzağındaki Patinajı' başlığıyla bir köşe yazısı yayımladı.
TÜİK'in 2021 yılına ilişkin il ve bölge bazındaki milli gelir verileri ile kişi başına gelir verilerine dayanan analizinde Gürses, 2021 yılında kişi başı GSYH'nın 9 bin 592 dolar olmasından yola çıkarak, Türkiye'de kaç ilin bu ortalamanın altında yer aldığını incelemiş.
Sonuç mu? Tam tamına yüzde 85'i.
Yani; 81 ilin 69’u, kişi başına gelir seviyesinde 9 bin 592 doların altında yer alıyor. Hatta 7 bin 500 doların altında olan il sayısı 49, 5 bin doların altında olan il sayısı ise 15.
TÜİK'in verileri Samsun'un da aralarında bulunduğu Karadeniz illerinin kişi başına düşen milli gelirde, -belirgin- bir biçimde kayıp yaşadıklarını ortaya koyuyor.
Sadece Samsun değil. Sinop, Trabzon, Ordu, Giresun ve Rize'nin 2021’deki kişi başına milli gelir seviyesi, ancak 2006 yılındaki seviyede kalmış.
Örneğin Samsun’un kişi başına GSYH büyüklüğü 2021 yılında 6 bin 110 dolar ile 2007 yılındaki 6 bin 646 dolar seviyesinin altına inmiş durumda.
2007 değeri ise, ABD’deki enflasyondan arındırılarak, 2021 sonundaki satın alma gücüne bakılırsa 8 bin 821 dolar ediyor.
Yani 2021’deki seviye, reel olarak hala 2007 seviyesine bile dönebilmiş değil.
Uğur Gürses işte bunu, 'gelirde patinaja girilmesi' olarak değerlendiriyor ve Anadolu illerinin büyük bir çoğunluğunun b durumda olduğunu belirterek, ekliyor: "Ama dramatik olan, yaygın bir Anadolu coğrafyasında gelir, bir film karesinde donmuş gibi kalmıştır."
Bütün bu verilerden anlamamız gereken şu; kişi başına düşen gelir seviyemizin orta gelir tuzağını aşamaması bir yana sürekli hatta son 10 yıldır gerilemesinin sonucunda, satın alma gücümüz de her geçen gün eriyor.
Ne yapmamız gerek?
Orta gelir tuzağını aşabilmek için, tasarruf oranını yükseltmemiz gerekirken, eriyen bir gelirle bunu yapabilmek her geçen gün daha da imkansız hale geliyor.
Bu tuzaktan kurtulmak için ayrıca enerji bağımlılığını azaltmak ve daha yüksek teknolojilerle çalışan ve daha fazla katma değer üreten bir ekonomiye geçmek gerekiyor.
Bunu sağlamanın tek yolu ise kurumların güçlü ve elverişli olduğu bir ülke…
Çünkü iktisadi ve siyasi kurumlarda iyileşme olmadan, orta gelir tuzağının aşılmasının olanağı yok.
Toplumun geniş kesimlerinin benimseyeceği daha özgürlükçü bir anayasa, daha katılımcı bir siyasi ortam, daha adil ve güven veren bir yargı düzeni ve güçlü bir demokrasi olmadıkça, kişi başına düşen milli gelirinizi yükseltemezsiniz.
Daha da acısı da orta gelir tuzağında çakılıp kalırsınız.