Yıl 1979, İran…
Şah rejiminin yıkıldığı 11 Şubat'ta, devrimciler elde ettikleri zaferi koruyacak silahlı güçten yoksundu.
Polis kuvvetleri dağılmış, ordu büyük ölçüde yıpranmıştı. Zaten Şah’a bağlılık yemini etmiş ve devrimci ideoloji dışındaki etkilerin tesirinde kalmış bu güçlere güvenilemezdi.
Nitekim Ordu içinden bazı generaller devrim karşıtları ile işbirliği yaparak birçok darbe teşebbüsünde bulunmuştu.
Düzeni yeniden sağlamak gerekiyordu, ama nasıl?
5 Mayıs 1979’da Devrim Muhafızları kuruldu.
Tamamen Humeyni'ye bağlı paramiliter yani gönüllülerden oluşuyordu.
Devrim muhafızlarına girebilmeniz için tek şart; İslam ideolojisine; İslam Cumhuriyeti’ne ve Devrimin İslami niteliğine inanmaları koşuluydu.
Kuruluş yasasında ise bu ordunun görevi ülkeyi saldırılara ve işgale karşı korumak ve güvenliğin sağlanmasında, karşı devrimcilerin tutuklanmasında, İslam Cumhuriyeti’ne karşı silahlı hareketlere karşı mücadelede hükümet ile iş birliği yapmak şeklinde tanımlanmıştı.
Ama ilerleyen yıllarda Devrim Muhafızları'na bu görev alanı da yetmedi. Muhafızlar, devrimci çizgiden sapmaların önlenmesini de kendi görev alanı içinde gördüler. Faaliyetleri de ideolojik ve siyasi alana doğru yayıldı. Hatta mollaların, İran'da iktidarı tamamen ele geçirmelerine de katkıda bulundular.
Çünkü ordu, hükümetin değil, üyeleri Humeyni tarafından atanmış ve çoğu radikal din adamlarından oluşan ‘Devrim Konseyi’nin kontrolüne bırakılmıştı.
Ve 1990'lı yıllar...
İran'da 'reform' seslerinin duyulmaya başlayıp, devrimin bazı değerlerinin de tartışmaya açılması, artık ülkede siyasete de müdahale edebilecek kadar güçlenmiş durumdaki Devrim Muhafızları'nı kızdırdı.
Çünkü reformcular, Devrim Muhafızları’nın asker olarak tarafsız kalmasını, siyasi alana girmesini istemiyorlardı. Buna karşılık Devrim Muhafızları kendilerini salt askeri bir güç değil, siyasi ve kültürel bir güç olarak görüyorlardı. Ve devrime yönelik tehditlerin hangi alandan gelirse oraya yöneleceklerini belirtiyorlardı.
Günümüzde ise Devrim Muhafızları İran'da artık sadece askeri ve siyasi bir güç değil. Humeyni tarafından 1979 yılında tamamen gönülülerden oluşturulan bu 'paralimiter yapı' aradan geçen 43 yılda İran ekonomisinin belli sektörlerinde denetim sahibi haline de gelmiş durumda.
Muhafızlar artık İran ekonomisinin ithalat-ihracat, petrol ve doğal gaz, ulaştırma ve inşaat gibi en önde gelen sektörlerinde de büyük ağırlık sahibi.
Devrim Muhafızları'na ait bir şirket 2006 yılında İran'ın en büyük doğal gaz sahası Güney Pers'in geliştirilmesiyle ilgili iki milyar dolarlık bir ihale ile Pakistan'a ulaşacak doğal gaz boru hattının inşası için açılan bir milyon dolarlık bir başka ihaleyi kazanmıştı.
Türkiye'de son günlerde 'paramiliter' yapılarla ilgili tartışmalar gündeme gelince, benim de aklıma Dünya'nın en güçlü paramiliter örgütü 'Devrim Muhafazları' geldi.
Bu tür yapıların, bir ülkenin düzenini, siyasetini ve ekonomisini nasıl değiştirip dönüştüreceğini, demokrasiden uzaklaştırıp, bırakın muhalifleri, kendi dünya görüşünden olan insanların bile 'korkulu rüya'sı haline gelebileceğini gösteren en iyi örnek olduğu için sanırım...
Bilmem anlatabildim mi?