Türkiye halen dünya ölçeğinde çok yüksek bir enflasyonun hüküm sürdüğü ülkelerin arasında yer alıyor.
Özellikle de 'faiz sebep enflasyon' sonuç diyerek geçen 2.5 yılda faizleri düşürüp patlamasına neden olduğumuz enflasyon bizi ne yazık ki yüksek enflasyonla yaşamak zorunda kalan ülkeler listesine yazdırdı.
Enflasyonla yaşamak ne demek hatırlayalım diyeceğim ama zaten şu an birebir yaşıyoruz yine de kayda geçsin:
Enflasyonla yaşamak demek; istikrarsız bir ekonomiye sahip bir ülke demek öncelikle. İstikrar olmayınca, talebin de hani o öve öve bitirilemeyen büyümenin de oynak olması demek.
Döviz kurunu öngörmenizin imkansız hale gelmesi demek mesela. Bu nedenle Kur Korumalı Mevduat (KKM) diye, elinizde pimi çekilmiş bir bombayla tetikte beklemek demek.
Kısacası, sisten dumandan ortalıkta göz gözün görmemesi demek. Daha da acısı 40 bin liralara dayanan yoksulluk sınırı ile enflasyona karşı kendini koruyamayan geniş halk kesimleri oluşturmak demek.
Ekonomiyi bir nebze ayakta tutan orta sınıfın çökmesi demek. Satın alma gücünün azalması, mal ve hizmet taleplerinin düşmesi yüzünden esnafın batması, giderek de işten çıkarmalarla istihdamın düşmesi demek. Yani enflasyonun zararlarını saya saya bitiremeyiz. Üstelik bu yazıya da sığmaz.
Bir iki gün önce bu kentin patronlarını aynı çatıda buluşturan ve TOBB’un yönetiminde de yer alan bir sivil toplum örgütünün başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'a, iş dünyasının beklentilerini ilettiklerini açıklayan bir basın bülteni gönderdi.
Anlattığına göre patronlar Cevdet Yılmaz'dan, kredi ihtiyaçlarının olduğunu ama bankaların kredi arzı konusunda çekimser kaldığını, kredi faizlerinin de kullanıcı tarafında kabul edilebilir olmadığını belirtmişler.
Yani patronlar demişler ki; krediye ihtiyacımız var ama bu kredileri bankalar çok pahalı satıyor. Bize ucuz kredi verin.
Hiç lafı uzatmayacağım; 'ucuz kredi' demek, Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadele için en etkili silahını kullanmayıp rafa kaldırması demektir.
Merkez Bankası'nın 2023 yılsonu enflasyon tahminini yüzde 55’e, 2024 sonu için ise yüzde 33’e çıkardığı enflasyon raporunun henüz mürekkebi bile kurumamışken üstelik.
Beşler! Yüzde 55’e yükselen enflasyon 12 ay sonra yüzde 33’e, ondan da 12 ay sonra -2025 sonunda- nasıl olacak da yüzde 15’e düşecek?
O yüzden bırakın ucuz kredi peşinde koşmayı da, enflasyonla mücadele politikalarına -hiç olmazla olumlu bir rüzgar esmeye başladı- destek verin derim!