Spotify; dünya çapında milyonlarca şarkıya ve diğer içeriklere erişmenizi sağlayan dijital müzik, podcast ve video hizmeti.
Türkiye'de de en çok gençler ilgi gösteriyor.
Şimdi bunun konumuzla ne ilgisi var derseniz; Türkiye’de geçen yıl Spotify’da en çok dinlenen iki podcast açıklandı. Bu podcastlerin ikisi de 'ruh sağlığı' ilgili.
Bunlardan biri, Merdiven Altı Terapi. Yaratıcısı Deniz Dülgeroğlu.
Kişisel hikayelerinden yola çıkarak kendini iyileştirme ve terapi sürecini anlatıyor. Takipçileri ise çoğunlukla gençler.
Dülgeroğlu, gençlerin temel sorunlarının ekonomik olarak bağımsız olamama ve aile evindeki sorunlar olduğunu anlatıyor ve ekliyor, "En büyük sorun Türkiye’nin ekonomisi ve hiçbir şekilde maddi özgürlüklerinin olmaması. Gençler hayallerinin maddi sebepler yüzünden çok uzun zaman boyunca bunun gerçekleşmeyeceğinin farkındalar."
Dün Dünya Ruh Sağlığı Günü'ydü.
İstatistikler gösteriyor ki; Türkiye’de antidepresan kullanımı artıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın verileri, Türkiye'de 2020’ye kadarki 11 yılda antidepresan kullanım miktarının yaklaşık yüzde 70 arttığını gösteriyor.
'Ekonomik' nedenlerle ruh sağlığımız hızla bozulurken, yüksek enflasyonla geçim derdine düştüğümüz bugünlerde, 2023 seçimleri öncesinde son kışa da artık giriyoruz.
Hem de geçen yıla göre en az yüzde 50 artmış bir enerji faturası ile karşı karşıya olarak.
Ağustos ithalat verileri gösteriyor ki 7.1 milyar dolarlık bir aylık enerji faturası ödenmiş. 2021 ağustosunda 3.6 milyar dolar olmuştu. Yani iki katına çıkan bir tablo var.
2022 Ocak ayında enerji faturasının 8 milyar dolar olduğu hesaba katılırsa aylık 10-15 milyar dolarlık faturalar ufukta görünüyor.
Faiz sebep, enflasyon sonuç diyerek 'nevi şahsına münhasır' bir ekonomi politikasıyla ortaya çıkan ve döviz rezervlerini eritip bitiren, yüklü bir açığı çevirmeye odaklanılan bir tabloda, enerji faturasını ödeyecek çareler aranıyor.
Doğal gaz sorununda erteleme haberleri gözümüzün önünde dururken ve “Enerji ve emtia kriziyle başlayan sorunlar sebebiyle gelişmiş ülkeleri gerçekten sıkıntılı bir kış bekliyor” denilse de de o sıkıntılı kışa en yakın ülkelerin başında Türkiye'nin olduğunu bilmek için 'kahin' olmaya gerek yok!
***
Sözde ‘dezenformasyonla mücadele’ kılıfına bürünen aslında ‘sansür yasası’ nitelemesini 29. maddesiyle hak eden torba yasanın TBMM'deki görüşmeleri sürüyor.
Çünkü teklifin en can alıcı maddesi 29. maddesi. Ne deniliyor o maddede; “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak suçtur.”
"Bu bilginin yanıltıcı olduğuna kim karar verecek?”, "İfade ve düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü ne olacak”, açıklayabilen yok.
Anayasa’nın 19’uncu maddesindeki kişi hürriyeti ve güvenliğine, düşünce ve ifade özgürlüğüne, basın özgürlüğüne açıkça aykırı bir düzenlemeyle karşı karşıyayız.
Oysaki tek bir örnek bile yasadaki tehlikeyi ortaya koymaya yeterli;
Hatırlarsınız, kovid-19 pandemisinin başında “Gerçek ölüm ve vaka sayısı çok daha yüksek” diyen hekimler yanıltıcı bilgi ile halkı paniğe sevk ettikleri gerekçesiyle gözaltına alındı, haklarında soruşturma açıldı.
Oysa sonraki günler ve aylarda anladık ki, doğru bilgiyi veren aslında onlarmış.
İşte o zaman hekimlerin başına gelenler, bu yasa geçtikten sonra herkesin başına gelebilecek.
Başka söze gerek var mı?