Günümüzden tam tamına 500 küsur yıl önce yazılmış Venedik Taciri isimli bir tiyatro oyunu var.
Yazarı da Shakespare...
Ünlü yazarın Venedik Taciri'ni 16. yüzyılın sonlarında yazdığı tahmin ediliyor. Anlattığı hikaye ise belki daha önceki bir zamanda ticaretin merkezi Venedik'te geçiyor. Bir alacak verecek meselesinden dolayı iki kişi davalık oluyor. Kitabın bir yerinde taraflardan biri şehrin (dukalığın) yöneticisinden yardım istiyor. Yönetici ise; "Venedik adaletiyle bilinen bir yerdir, o yüzden bütün tüccarlar buradadır. Eğer şimdi ben mahkemeye müdahale eder de sana yardımcı olursam bu duyulur ve hukukun üstünlüğü zedelenir, buralarda kimse durmaz" diyor ve isteği geri çeviriyor.
Düşünebiliyor musunuz, günümüzden en az 400-500 yıl önce yazılmış bir kitaptan bahsediyoruz.
Dünkü yazımı ekonomiyi ancak dört başı mamur bir 'yapısal reform' programı ve onun temelinde de hukukun üstünlüğüne inanan bir anlayışla düzeltebiliriz diye bitirmiştim.
Bu tespitin üzerinden çok geçmedi, Türkiye'nin adalet sınavını ne yazık ki veremediğini, Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’nün (IDEA) 2023 yılı raporundan anladık.
Bu raporda Türkiye, Hukukun Üstünlüğü kategorisinde 173 ülke arasında 148. Sırada yer aldı. Rusya’nın gerisinde olan Türkiye sadece Belarus’tan daha iyi durumda.
Türkiye’nin hukuk karnesinin zayıflığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) istatistiklerine de çok net yansıyor. Şubat 2024 sonu itibariyle AİHM’de bekleyen her 100 davadan 35’ini Türk vatandaşlarının yaptığı başvurular oluşturuyor.
29 Şubat 2024 itibarıyla AİHM’de bekleyen 67 bin 300 dava var. Bunların 23 bin 550’si Türkiye aleyhine yapılan başvurular. Ardından 10 bin 750 başvuru ile Rusya geliyor. Türkiye aleyhine yapılan başvuru sayısı Rusya’ya aleyhine yapılan başvuruların iki katından fazla. Üçüncü sırada 8 bin 700 başvuru ile Ukrayna var.
Bu ülkeyi sırasıyla Romanya (4 bin 50), Yunanistan (2 bin 450), İtalya (2 bin 450), Azerbaycan (2 bin 50) ve Polonya (bin 700) takip ediyor. Yüzdelik olarak paya bakıldığında ise ilk sırada açık ara farkla Türkiye var.
Şu anki durum bu. AİHM’de bekleyen her 100 başvurudan 35’i Türkiye aleyhine.
AİHM'ne giden davaların Türkiye'de iç hukuk tüketilerek yapılan başvurular olduğunu hatırlatmakta fayda var. Yani davacılar ya da davalılar alınan kararlardan memnun olmamış, tüm mahkeme yollarını tükettikten sonra, adaleti AİHM'de aramışlar anlamına geliyor.
"Türkiye'de hakimler var!" diyemezsek, hiçbir şeyi yoluna koyamayız!