Merhum Aşık Mahsuni Şerif söylerdi;
'Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi söylemesem mi?'
Söylüyoruz ya fayda etmiyor ki…
Söyleyince tesiri yok, sussam gönül razı değil misali durumumuz.
Bakın işte dün nisan ayı enflasyon rakamları da açıklandı. TÜİK'e göre, nisan ayı tüketici enflasyonu yüzde 69,97 oldu. Martta enflasyon, yüzde 61,14'dü.
Bu enflasyon oranı genel fiyatlara ilişkin.
Gıda enflasyonu derseniz; onda durum daha da kötü. TÜİK'in açıkladığı rakamlara göre, mutfak yanıyor da yanıyor. Nisan ayında yani ramazan ayını yaşadığımız o günlerde gıda enflasyonu yüzde 89,10’muş.
Buna göre yıllık yüzde 69,97’lik enflasyon, Şubat 2002 sonrasındaki 20 yılın zirvesi ve AK Parti hükümetleri döneminin de yeni rekoru.
Diğer taraftan, Merkez Bankası’nın yüzde 5’lik hedefinin de 14 katına ulaşmış durumda.
Bu rakamlar TÜİK'in rakamları. Bir de son dönemlerde adı sıkça duyulan ENAG var. Enflasyon Araştırma Grubu adıyla çalışan bir sivil oluşum. Onlar ise nisan enflasyonunu yüzde 156,86 olarak açıkladılar.
Bütüüün bu istatistik verilerin içinde öyle bir zam şampiyonu var ki. Mutfakların temel gıda malzemesi. Evet nisan ayının zam şampiyonu, 'kuru soğan'!
Nisanda fiyatı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 69,30 artış göstermiş durumda.
Kuru soğanı yüzde 45,27’lik artışla kıvırcık, yüzde 42,26 artışla da domates izliyor.
Bu enflasyon niye aldı başını gidiyor, biz niye tencerelerimizi kaynatamaz hale geldik, niye yoksullaştıkça yoksullaştık derseniz hatırlatalım; ‘tüm kötülüklerin anası’ diyerek uygulamaya koyduğumuz faizi düşük tutma takıntımız yüzünden!
Buna karşılık bulduğumuz çözüm ise bütün iktisat kurallarını bir tarafta bırakıp uygulamaya koyduğumuz 'heterodoks' ekonomi modeli.
Ne diyordu Aşık Mahsuni;
“Milletin sırtından doyan doyana,
Gönül bu oyuna nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi, söylemesem mi...”