Samsun’un Çarşamba Ovası’nın ortasına yöre halkının ve çevrecilerin tüm tepkilerine rağmen Oltan ve Köleoğlu Enerji, santral kurulumunu sürdürürken, santrale karşı çıkanlar hakkında açılan davalar birer birer düşüyor.
Bu köşede en son eşi ve çocuklarıyla, işinde gücünde, toprağıyla, yetiştirdiği hayvanlarıyla uğraşarak, sakin bir yaşam sürerken, biyokütle santraline karşı yürüyüş yapmak istediği için hakkında dava açılan, mahkemede ise beraat eden, Raziye Köklükaya’nın hikayesini anlatmıştım sizlere birkaç hafta önce.
Şimdi de yeni bir berat kararı daha geldi.
Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi’nde 1.5 yıl önce santrale ilişkin imar planlarının görüşüldüğü toplantıda, yöre halkı ve çevreciler mecliste konuşma yapmak istemişler ancak kendilerine izin verilmediği gibi yaka paça toplantı salonundan dışarı çıkarılmışlardı.
Onların içerisindeki santral karşıtlarından en sert tepkiyi ise bir kadın göstermişti. Meclis salonunda konuşma izni verilmeyince, “Alçaklar, kaça sattınız bu halkı” diye bağıran Belma Nur Kartal.
Kartal hakkında iki meclis üyesinin şikayeti üzerine 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan hakaret davasında dün karar çıktı.
Daha önce bir siyasi partiden Büyükşehir Belediye Başkanı adayı da gösterilen Kartal, bu sözleri söylerken, herhangi bir kişinin kişiliğini ya da meclisi hedef almadığını özelikle vurguladı. Meclis üyelerinin o tarihte biyokütle enerji santralinin proje dosyasının tamamını görmediklerini ve kandırıldıkların söylerken, santrale ilgili rüşvet iddialarının da o dönemde ayyuka çıktığın anımsattı.
Mahkemede en dikkat çekici bulduğum cumhuriyet savcısının mütalaasıydı. Mütalaasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2014 yılında aldığı ‘içtihat’ kararlarına atıfta bulunan Cumhuriyet Savcısı, Belma Nur Kartal’ın beraati yönünde görüş bildirdi.
Ne diyor AİHM kararı; Siyasilere yönelik eleştirilerin sınırları, özel kişilere bakarak daha geniştir. Bu gibi sözler ağır, incitici eleştiriler olarak sayılamaz. Siyasiler, kamuoyuna mal olmuş kişiler haline geldikleri için bu konumu bilerek tercih etmişlerdir. Bu nedenle bu sözler, kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemez.
Savcının mütalaasında atıf yaptığı Yargıtay Genel Kurulu’nun içtihat kararı da yine bu yönde; Her ne kadar bu gibi söylemler rahatsız edici ve kırıcı olsa da siyasilerin kişilik haklarını hedef almamakta, tutum ve davranışlarına yönelik eleştiri olarak kabul edilmelidir.
Mahkeme başkanının da savcı mütalaası doğrultusunda ‘beraat’ kararı vermesiyle, biyokütle enerji santraline karşı adliyeye kadar yansıyan bir dava daha beraatle sonuçlanmış oldu.
Şimdi ise gözler, Samsun 3. İdare Mahkemesi’nde.
Bilindiği gibi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca bu santralin kuruluşuna temel olan ‘ÇED gerekli değildir’ kararının iptali için açılan davada sona gelindi.
En son bilirkişi, kararın yerinde olmadığı ve ‘ÇED’ raporu alınması gerektiği yönünde rapor hazırlamıştı.
Önümüzdeki günlerde idari mahkeme de kararını verecek ve bilirkişi raporu doğrultusunda ÇED gerekli’ kararı çıkarsa, santralin kapısına da mühür vurulmuş olacak.
‘Adalet’ de işte o zaman yerini bulmuş olacak!