Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 32'si ancak devlet yardımlarıyla ayakta durabiliyor.
Evet, yanlış yazmadım tamı tamına her 100 kişiden 32'si, hiçbir geliri olmadığı için devlet yardımına muhtaç.
Ekonomik kriz, artan işsizlik, fahiş zamlar nedeniyle artık milyonlarca haneye temel gıda ürünü bile girmiyor.
Gıdadan barınmaya, sağlıktan ısınmaya, okul ihtiyaçlarına, engelli bakımına kadar birçok alanda milyonlarca yurttaş desteğe muhtaç halde.
2018 ortalarından itibaren yaşanan ekonomik kriz, Türkiye’de orta sınıfı yoksulluk derecesine indirirken, yoksulu da daha da derin bir yoksulluğa itti.
2022 yılında hızlanmış haliyle, toplumun refahını eriten bir erozyonun 4 yıldır alttan alta devam ediyor olması en büyük sorunumuz. Bugünün en temel sorunu da toplumun en kırılgan kesiminde derinleşen bir yoksulluk ve güvencesizlik.
Bakın rakamlar yalan söylemez; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın verileri de milyonlarca vatandaşımızın açlığın ve yoksulluğun pençesinde olduğunu gözler önüne seriyor.
Bakanlığın 2021 yılı verilerine göre; Türkiye'de 27 milyon 189 bin 433 kişi yardım almış durumda.
Geçen yıl 5 milyon 903 bin 515 hane sosyal yardımlardan faydalanırken bu hanelerden 2 milyon 476 bin 457’si düzenli yardım, 5 milyon 276 bin 998’i süreli yardım aldı, 1 milyon 849 bin 940 hane ise hem düzenli hem de süreli yardımlardan faydalandı.
2021’de 2 milyon 830 bin 5370 hanede yaşayan 11 milyon 369 bin 761 kişi ise gıda yardımı almış ve bu rakam, 2020’ye göre yüzde 157 artmış halde.
Ayrıca geçen yıl ayrıca Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından 3.7 milyon haneye patates ve soğan yardımı da yapıldı.
*Durum bu. Böyle olunca yoksul vatandaşların siyasi tercihlerinde en belirgin parametre, her ne kadar 'ölümü gösterip sıtmaya razı olmak' kadar da olsa kendilerine verilen bu destekleri de yitirme endişesi belirleyici oluyor.
Oysaki mevcut durumda CHP ve beraberindeki diğer ittifak partilerinin sunduğu 'sosyal yardım' programı geçtiğimiz günlerde açıklandı. Vatandaşlara özellikle de yoksul vatandaşlara iyi anlatıldığı taktirde, mevcut şartlardan çok daha iyi bir 'sosyal yardım' sistemini öngörüyor.
CHP'nin sosyal yardımlar konusunda geliştirdiği sistemin adı; Aile Destek Sigortası…
Sistemin özü; asgari ücretin altında geliri olan ya da hiç geliri olmayan haneleri kapsama alarak, kamu mali desteği sağlanmasını içeriyor.
Bu destek sağlanırken hanedeki çocuk sayısı, eğitime katılım düzeyleri, yaşlı ve bakıma muhtaç kişi olup olmaması kriterleri de esas alınıyor.
Sisteme göre, Aile Destek ödemesi hanedeki 'kadın'ın adına açılacak bir hesaba yatırılacak.
*Bakın bu nokta çok önemli; Aile, engelli ya da evde bakım desteği alıyorsa, bu ödenekler asla kesilmeyecek. Tam aksine aile gelir desteği de üzerine ilave edilecek.
Bir kişi bile olsa hanedeki asgari ücret altında geliri olan herkes bu gelire hak kazanacak.
2023 seçimlerine giderken, ülkemiz geleceği açısından belki de en acil ve hayati konu olan yoksullukla mücadele için 'Aile Destekleri Sigortası'yla tanınacak temel gelir hakkı, Türkiye'deki değişim olasılığının en önemli bacağını oluşturuyor.
Hatırlatalım; Anayasa’nın 60. maddesi “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” diyor.
Hak, hukuk, adalet kavramlarının en açık ve basit şekliyle anlatımı için tam da bu yoldan gitmek gerek.
Dedim ya, eğer Millet İttifakı sistemi vatandaşa iyi anlatabilirse, adil ve eşitlikçi bir sosyal yardım sistemi, hiç de uzak değil!