1876 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na kadar geçen süre içinde, Türkiye'nin dâhil olduğu tüm savaşlarda hep cephe gerisinde hazırdı Kızılay…
Seyyar ve sabit hastaneleriyle, hasta taşıma servisleriyle, donattığı hastane gemileriyle, yetiştirdiği hemşireler ve gönüllü hasta bakıcılarıyla...
Savaş alanında yaralanan ya da hastalanan dost ve düşman askerinin bakım ve tedavisine yardımcı oldu.
Birinci Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul'da görülen büyük kolera salgınından bu yana da yurdumuzda ortaya çıkan doğal afetlerde felaketzedelerin bakımını, barınağı ve beslenmelerini sağladı, uluslararası yardım faaliyetlerine katıldı.
Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla Kızılay adına alan bu kuruluşumuza, kuruluşundan bu yana çok ama çok anlamlı bağışlar yapıldı.
Hele de İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un o bağışı...
Mehmet Akif, İstiklal Marşı şiirinden kendisine ödül olarak verilen 500 lirayı da o zamanki adıyla Hilal-i Ahmer bünyesindeki, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar'ül Mesai vakfına bağışlamıştı.
Kendisi yoksulluk içinde vefat eden Mehmet Akif'in vatan sevgisini hayal edebiliyor usunuz?
Hiç uzatmayalım;
İşte bu yüzden Kızılay, hiçbir ticari faaliyette bu-lu-na-mazz!!!
Durum böyleyken; Kızılay Başkanı, Ahbap Derneği'ne ve diğer sivil toplum örgütlerine hem de depremin ilk günlerinde çadır satıldığı skandalının ortaya çıkmasının ardından her gün başka bir izahatla geldi karşımıza: "Benim haberim var, haberim yok, kime ne? Beni yapmayın dedim de yapmışlar, ben de çok eleştirdim!"
Hemen söyleyelim; bu açıklamaların, bu ifadelerin bu toplumda hiç ama hiç bir karşılığı yok.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti nasıl bir şirket değilse, Kızılay da bir şirket değildir, olamaz!
Bir de konuyu siyasete taşıyıp, "Çadır satılmış da ne olmuş" diyenler var hala.
Kardeş kusura bakma ama sen hiç ama hiç anlamamışsın meseleyi. Kızılay'ın ne olduğundan bile haberin yok. O yüzden de benim konum dışındasın!
Bütün bunlara rağmen 'istifa' mekanizmasının hala işletilmemesi de çok enteresan!
Kızılay'ın amacı yasasında çok açık; “hiçbir ayrım yapmaksızın insanların acısını önlemeye veya hafifletmeye çalışmak, hayatlarını ve sağlıklarını korumak”; misyonu ise “toplumun güç ve kaynaklarını harekete geçirerek, insan saygınlığının korunması doğrultusunda her koşulda, yerde ve zamanda muhtaç ve korunmasız insanlara yardım etmek ve toplumun afetlerle mücadele kapasitesinin geliştirilmesini desteklemek.”
Şimdi bu olanlar, bu amaç ve misyonla bağdaşıyor mu?
Yüzünüz kızarmıyor mu?
Kazandığı ödül parasını Kızılay'a bağışlayan İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u saygı ve rahmetle anıyor, bütün kalbimle Kızılay'ın yeniden o itibarlı günlerine geri dönebilmesini diliyorum!
***
BDDK verilerine göre bankacılık sektörünün Ocak 2022’de 20,1 milyar lira olan toplam net kârı Ocak 2023’te yüzde 95,7 artışla 39,3 milyar liraya yükseldi.
Millet yoksullaşıyor, bankalar kâr üstüne kâr ediyor. Bu işte bir terslik yok mu!