Televizyonlar, gazeteler, sosyal medya denilen kepazelikler birbiriyle yarışıyor toplumu biraz ÇÜRÜYORUZ…
Hem de alabildiğine hızlı.
Televizyonlar, gazeteler, sosyal medya denilen kepazelikler birbiriyle yarışıyor toplumu biraz daha yoldan çıkarmak için.
Bir toplum düşünün ki bürokrasisinden eğitim kadrolarına, akademik hayattan araştırmaya. Adap ve edepten, iş ahlakına kadar her alanda ciddi bir çürüme ila karşı karşıyayız.
200’den fazla üniversite kurmuşuz öğrencisi ve öğretim üyesi olmayan. Rektörler atamışız 70-80 kadarının bilimsel araştırması yok.
Osmanlıyla başlar bizim bilimdeki çürümemiz.
Şeyhülislam Ebusuut Efendi Fatih ve Süleymaniye Seman Medreselerinden Felsefeyi ve bilimsel çalışmaları yasaklattı. Bu Osmanlı’da bilimsel araştırmanın ve bilimsel çalışmanın iflasının başlangıcıdır.
Ardından da Kadızadeler çıktı piyasaya.
Osmanlıda yenileşme hareketleri ihtida eden(din değiştiren) gayrı Müslümlerle başlar. Matbaayı kuran da onlardır, Tophaneyi kuran da onlardır.
Tophaneyi kuran mühtedi(din değiştiren) Baron Dö Toth, Müslüman olduktan sonraki adıyla Humbaracı Ahmet Paşa ve Osmanlı Ordusunun modernizasyonunu gerçekleştiren Alman subayları da unutmamak gerekir.
Sultan 3. Mustafa’nın zamanında bizimkiler(!) padişaha “bu kâfir de kim ola ki” derler. Padişah da huzur da bir yarışma düzenler. Baron Dö Toth sorar “bir müsellesin(üçgenin) iç açıları toplamı kaçtır?”
Bizimkiler düşünür, tartışır ve sonunda kararlarını verirler: “Müsellesinden müsellesine göre değişir.”
Baron Dö Toth “ben daha soru sormam” der. Tepkisinde haksız da sayılmaz…
Cumhuriyet “yorgun ve yoksul bir ulusun galiplerin dayattığı anlaşma taslağını yırtıp tarihin çöp sepetine atışının destanıdır.”
Bu destanla ne kadar gurur duysak o kadar haklı bir gurur olur bu…