Hep aklımıza takılan bir sorunun yanıtını yıllar sonra bulmanın heyecanı ile yazıyorum.
Bugünkü hükümet sağlıkta yaptığı bir devrim ile 20 yıl boyunca her seçimde neredeyse 5 milyona yakın oyu bu devrim ile sağlık sisteminden aldığını biliyoruz. Sağlık sistemindeki bu değişim öncesi ülkemizde bir kişi 1 yılda ortalama 2 kez hastaneye başvururken, bu sağlıkta dönüşüm programı sonrası bu sayı ortalama 7’nin üstüne çıkmış. Yani, ülkemizde yaşayan bir kişi 1 yılda ortalama 7 kez hastaneye gidiyormuş. Hiçbir kamu kurumu örneğin; karakol, adliye, milli eğitim vb. bu kadar sık ziyaret edilmiyor. İnsanlar, sağlık sistemi sayesinde devletin varlığını hissediyor.
Gelelim bu nasıl sağlandı?
SSK hastaneleri ve devlet hastanelerindeki kuyruklar, muayenehaneye gelmeden tedavi olamayan veya sosyal güvencesi olmayanların hastanede rehin kalmaları vb. bir sürü olayları 2000 öncesi dönemde yaşayan ve aklı eren herkes bilir.
Şimdi size birini tanıtmak istiyorum.
CHP Ankara Milletvekilimiz Dr. Serhat Ünsal.
Bu hafta tanışma imkanım oldu ve hayretler içinde anlattıklarını dinledim. 1999 seçimlerinde CHP’den 1. sıra milletvekili adayı iken 17 Mart 1999 tarihinde yaptığı seçim konuşmasını birlikte izledik. Onun söylediklerini aynen yazıyorum.
“Hepimizin sağlık sorunları var ve bugün Türkiye’de yaşayan halkın sadece yüzde 65’nin Emekli Sandığı, SSK ve Bağkur ile sosyal güvencesi var. Yüzde 35’nin sosyal güvencesi yok. İşte devlet tüm bu Emekli Sandığı, SSK ve Bağkur’un birleştirilmesini yapacağız. Hepsini bir sosyal güvenlik şemsiyesi altında toplayacağız. Bu proje için 1 yıl uğraştık ve bu Emekli Sandığı, SSK ve Bağkur’un gelirleri bir havuzda toplanacak. Sağlık güvencesi olmayan yüzde 35 halkımızın primlerini devlet bu havuza yatıracak ve sosyal güvencesi olmayanlara kart verilecek. Herkesin bir sağlık kartı olacak, hastaneye gittiğinde herkes hastanesini ve doktorunu seçecek ki bu anayasada da yazar. Sağlık kapısı dediğimiz yerden Demirel giriyorsa, Ecevit giriyorsa, o kapıdan bakanlar giriyorsa hakt da aynı kapıdan girecek, başka kapı olmayacak; herkes aynı kapıdan girecek. Birileri SSK’da sürünüyorsa, birileri otel odası gibi özel tedavisini yaptırıyorsa, hiç kimsenin fırsat eşitsizliğine tahammülü kalmamıştır. Herkes aynı kapıdan geçecek, bütün hastanelerin kapsamı bir olacak, herkes sağlık sisteminden eşit olarak faydalanacak. Biz sağlık politikasında da bunu getireceğiz, tüm hastaneler bir olacak, herkesin kartı olacak ve herkes hastanesini de doktorunu da seçecek ve beklemeyecek. Tüm bu özel tıp merkezleri ücretsiz olacak ve kartını gösterip o gün muayenenizi olacak ve ilacınızı alıp eve gideceksiniz.”
Bu anlattıkları, bugünkü hükümetimizin ilk iktidara geldiği zaman ilk 3 aylık acil eylem planında yer alan ve 2003 yılında yaptığı “Sağlıkta Dönüşümün” birebir aynısı. AK Parti’nin 20 yıl boyunca iktidarda kalmasını sağlayan bu sistemden gelen 5 milyon oy ile olduğunu biliyoruz.
Gerçekten tam bir “sosyal demokrat” mantığı ile başarılmış bir proje. Sonraki yıllarda bozulmalar ve olumsuzluklar olmakla birlikte gerçekten yılda 2 kez başvurulan bir kurumdan, bugün yılda 7 kez başvurulan bir sisteme dönüşmüş ve halk hastanelere gittiğinde; devletin ve hükümetin güvencesini hisseder olmuştur. Bence bu hissi veren başka bir kamu kurumu yok.
Bu projenin sahibi Dr. Servet Ünsal ve arkadaşları bu sistemi “USSİM (Ulusal Sağlık Sistemi)” olarak adlandırmışlar. Ama maalesef 1999 seçimlerinde CHP baraj altında kalmış ve Dr. Servet Ünsal seçilememiştir. O dönemde daha bilmediğimiz ne insanlar ve projeler kaybolup gitti, bilmiyoruz. Sanırım sol partiler birbirleri ile uğraşmaktan, insan harcamaktan; geleceği şekillendirecek insanları yetiştirmek ve önlerini açmaktan çok uzakmışlar. Paylaşmak ilkesi ile yola çıkılmış ama milletvekilliği vb. koltukları kaptırma korkusundan fikirlerimizi paylaşamamış, insanların, gençlerin önünü engellemiş ve geleceğimiz oluşturamamışız. Gelişmiş ülke olma yolunda uğraşan; muhalefet ve iktidar dahil, şunu görmeleri gerekir. Gelişmiş Avrupa ülkelerinde milletvekilleri ve bakanlar, yani vitrinde olanların hepsi genç, zeki ve çalışkan olanlar iken, onların gerisinde yani arka planda olanlar ise yaşlı ve devlet tecrübesi olanlar. Yani gelecek planlaması ve projeler gençlerde ama tecrübeleri ve yapılabilirliği içinde arka planda yaşlılar oluşturuyor. Bizde tam tersi; bakanlar ve milletvekilleri neredeyse en az 3 dönem var olan yaşlılar iken, parlak ve zeki gençler ise hep baskılanmış ve susturulmuş.
1999 seçiminde CHP baraj altında kalıp, CHP meclise giremeyince, seçimden sonraki sabah radyo programında canlı yayında “prostatı olanlar artık yolumuzdan çekilsin” diyerek eleştiri yapan, gençlere yol açılmasını isteyen Dr. Servet Ünsal partiden ihraç edilmiş ama yılmamış ve partisini bırakmadan mücadelesine devam etmiş.
Bu proje AK Parti dönemine kalmış ve hükümetimiz de halkın refahı için bu sistemi başarı ile uygulamıştır.
Bugün Dr. Servet Ünsal; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığına gelmesi ile CHP Ankara Milletvekili olmuştur ve halen sahalarda aktif olarak sağlık sistemimizin en idealine ulaşması ve halkımızın en iyi şartlarda sağlık sistemine ulaşması için çalışıyor ve bu amaçla yollarımız kesişti ve tanıştık. Keşke 1999’da meclise girseydiniz, keşke sosyal demokrat projelere sahip çıkılsaydı ama geç de olsa bunu bilmek, sisinle tanışmaktan onur duydum Dr. Servet Ünsal ve bize yol gösterdiğiniz ve yol açtığınız için teşekkür ederim. Kılıçdaroğlu Gönüllüleri olarak da Dr. Servet Ünsal’ı bize kazandırdığı için Genel Başkanımıza teşekkür ederiz.
Bugün başarıya ulaşanlar, 20 yıl iktidarda kalma başarını sağlayanlar; sadece halkının refahı ve iyiliği için proje üretenler ve uygulayanlardır. Emekli olduktan sonra parti üyesi olup, milletvekili olanlar ve hiçbir proje üretmeyenler kaybetmeye ve kaybettirmeye mahkumdurlar.
Sağlıkta dönüşümde bugün yaşanan olumsuzluklar ve bozulmaları başka bir yazımızda konuşmak dileği ile.
Sağlıkla kalın…