Bir ‘Türk Tabibi’ olarak yazıyorum.
Bir akıl tutukluğu yaşanmaya devam ediyor.
Amaç ne?
TTB merkez konseyi başkanının seçim öncesi "TSK'nın kimyasal silah kullanıp kullanmadığı" hakkındaki sözleri ile tutuklanmış.
Bu bir akıl tutulması.
İktidar ve TSK neredeyse PKK terörünü bitirmeye hazırlanırken, TTB başkanı niye böyle bir açıklama yapma gereği duydu?
Kimyasal silahlar yaşadığımız coğrafya en son 1980'li yıllarda İran-Irak savaşında kullanılmış ve tüm dünyada 29 Nisan 1997'de kimyasal silahların kullanımı ve bulundurulması yasaklanmıştır.
Kimyasal silah nedir?
Kimyasal silahlar, fizyolojik etkileri nedeniyle canlıları kitlesel olarak çok kısa bir sürede öldürme veya yaralama kapasitesine sahip toksisitesi / zehir etkisi yüksek, çevresel etkenlere dayanıklı, taşınması ve saklanması kolay kimyasal zehirlerdir.
Solunum sistemini tahrip ederek nefes almayı zorlaştıran kimyasal silahlar, zehirlenmelere ve kalp krizlerine neden oluyor.
Sinir gazları olarak bilinen sarin ve tabun, merkezi sinir sistemini etkileyerek bilinç kaybı, körlük ve felce yol açıyor.
Bunu kullanmak ne vicdana, ne insanlığa ne de akla sığar.
TTB'yi temsil edenler bu açıklama ile hem Türk Tabipler Birliği’nin varlığına, hem muhalefetin önümüzdeki seçimlerde terörü bitirme propagandasının ayağına sıkmıştır.
Bunu kabul etmiyoruz ve TSK bizim kırmızı çizgimizdir.
Maalesef ülkemizde seçimlerde mağdur edebiyatı ile yıldızı parlayanlar, milletvekili olan bir sürü politikacılarımız var.
Herkes kendini gösterme telaşında ama bu seçim önceki klasik seçimler gibi merkeze yakın, benim adamım/adayım ve/veya para ile aday olunan bir seçim olmayacak.
Türkiye Cumhuriyeti'mizin 2. yüzyılını inşa edileceği bir seçim olacak.
Mevcut iktidar ve oluşturduğu Cumhur İttifakı tabiri caizse Premier Lig yapmaya hazırlanıyor.
Muhalefet ve Millet İttifakı, yeni yüzyılı, cumhuriyetin 2. yüzyılını inşa edecek genç akademisyenlerden oluşan bir ekip oluşturmadıkça, seçim listeleri oluşturulduğunda amatör küme ve Premier Lig gibi arada uçurum olan bir yarışa geriden başlayacak.
CHP'de ise hala bir mağdur edebiyatı var.
Radikal çıkış yapan veya mevcut sistemde mağdur edebiyatı yapan milletvekili oluyor.
"Mağdur olmayın, güçlü olun. Sözünüz dinlensin, söz söylemeniz istensin."
Son sözümüz;
Bu seçim CHP'den kimi milletvekili yapacağımız bir seçim değil. Kim Kılıçdaroğlu'nun adaylığına güç katacak ve CHP'ye seçimi kazandıracak kişilerin aday olacağı bir seçim olacak.