Artık ülke yavaş yavaş ‘seçim’ havasına girecek. Cumhuriyetin 2. yüzyılını geleceğe taşıyacak parlamento yeniden oluşturulacak.
Ülke çocuklarının ve gençlerinin gelecek kaygısı olmadığı ‘muasır medeniyet’lerden biri mi olacak?
Yoksa yardımlarla karnını doyurmaya çalışan ve üniversite mezunu gençlerini gurbetçi işçi haline getirecek bir ülke olup olmayacağımız, halkımızın ellerinde olacak.
Doğru insanlar ve doğru politikalar seçimi olacak.
Franz Kafka demiş ki: “Seçim diye bir şey yoktur. Çünkü onları siz seçmiyorsunuz, onlar sizlere kendilerini seçtiriyorlar.”
Ve Mark Twain’e ait olup olmadığı tartışılan bir söz var: “Eğer oy vermek bir şeyi değiştirseydi oy vermemize izin vermezlerdi.”
Aslında bu sözler ile ‘seçim yapmak’ ile ‘karar vermek’ arasındaki farkı anlatmak istemişler.
Karar vermek ‘bir iş veya tercihte verilen kesin yargıdır.’
Seçim yapmak ise insanın her döneminde karşısına çıkan ve düşündüren olaylardır. Yani bu durumda karar vermek ya da seçim yapmak bir yanıyla sorumluluk içerir. Ve karar vermek insanın hayatında yeni prensiplerinin olmasını sağlar, hayata yeni bir kural koyar.
Seçim yapmak ise sunulan seçenekler içinde, hayatın zorluğa girmesi sağlar ya da tam tersi hayata özgürlük getirebilir.
Siyasi partilerin öncelikle bir karar vermesi lazım, sonra halka seçim çağrısında bulunması gerekir. Seçim listelerinde yer alan adaylar ‘ülkeyi geleceğe taşıyacak’ ve ülkemizi süper güç haline getirecek adaylar mı olacak?
Yoksa eskisi gibi her parti kendine hizmet edecek adayları mi listelere koyacak?
Yani önce siyasi partiler bir karar verecek. Sonra bu kararı listelerinde ispatlayacak adaylarla halkın karşısına geçip halktan ‘seçim yapmalarını’ isteyecek.
Pudd’nhead Wilson adlı kitabında Mark Twain, “İnsan ırkının gerçekte seviye olarak en aşağıda olduğunu öğrenmek istesek, sadece seçim zamanlarında gözlemlememiz yeterlidir" demiş.
Seçimler toplumun medeniyet göstergesidir ve tüm dünyada demokratik seçimlerin temelini oluşturan Antik Yunan döneminde yapılan ve M.Ö. 508'den beri Antik Yunan, demokrasinin en eski biçimini uygulamış bir demokratik seçim var.
‘Negatif’, ‘olumsuz oy’ diye anılan Ostrakizm ya da ‘Çanak Çömlek Mahkemesi’ Antik Yunanistan'da ve özellikle Atina'da çok güçlenen vatandaşları şehirden uzaklaştırmak adına uygulanagelmiş bir yöntemdir. Atina’da demokratik rejimin kurucusu olarak kabul edilen Kleisthenes tarafından her yıl, erkek toprak sahipleri olan seçmenlerden, önümüzdeki on yıl boyunca sürgün edilmesini en çok istedikleri siyasi lider ya da ‘adaylar’ için oy vermeleri isteniyordu.
Böylece yurttaşlar, aralarında ‘Tiran’ denilen kişileri; yani siyasal erki zorla ele geçiren ve onu kötüye kullanan, siyasal gücü tek başına elinde tutan, acımasız, gaddar, sadece ben diyen despot kişilerin adlarını çanak çömlek parçaları (ostrakon’lar) üzerine kazıyarak o kişinin deşifre olmasını sağlıyorlardı.
Bu uygulamada, kuşkulu kişinin adı 6 binden fazla oy alırsa, en çok oy alan aday herhangi bir varlık ve onur kaybına uğramaksızın 10 yıl için kent dışına sürülür, başkaca bir ceza verilmezmiş.
Gerçek bir demokrasi için belki önce negatif yani olumsuz oylama yapılmalı. Birçok seçim öncesi aslında ‘Ostraksizm’ dediğimiz önseçim yapmışız ama yanlış yapmışız. Halk seçilmişlerden kimin gitmesi gerektiğini oylamamız lazımken tam tersini yapmışız. ‘Önseçim’ aslında politikacılarımızda olması gereken erdemi halkın onayına sunma seçimi. Bu seçim tüm partiler için bir ‘Erdem’ seçimi olacak.
Erdem bambaşka bir şeydir! Sadece aklı ve vicdanı paralel giden insanlarda vardır. Senden daha iyi birinin olduğunu kabullenmek ve onun adına mutlu olmak veya senden daha iyi birilerini yetiştirmeye uğraşmak en güzel erdem örneğidir. Eğer sadece aklınızla iş yaparsanız belki başarılı, vicdanınızla iş yaparsanız adil biri olursunuz. Ama hem aklınız, hem de vicdanınızla iş yaparsanız ‘erdem’li biri olursunuz.
Tüm vekillerimizin ve parti yöneticilerimizin halkımıza ‘erdem’li bir seçim listeleri sunmaları ve cumhuriyetimizin 2. yüzyılında ülkemizi ‘süper güç’ yapacak kararı verip halka sadece en doğru kişileri seçmelerini sağlamaları dileği ile;
Sağlıkla ve Erdemle kalın…
Tbr ederim..umarim ders alması gerekenler ,bu yazıyı okuyup aynayı biraz kendilerine tutmuslardir...:senden daha iyi olanı taktir etmek erdemdir" diyorsunuz ya ; turkiyede her alanında uzmanlık dışında da olsa herkes en iyisi benim diyor.guresci banka yöneticisi,imam uzay ajansı başkanı oldu bu ülkede.. işte bu iklimi yaratanlara hic oy vermemek lazım.. bu gidişle kendimizi ifade etmek için de çanak çömlege döneceğiz..
Bütün parti Yöneticileri erdemli bir seçim listesi yapmazlar. Sobaya yakın olanar herzaman daha çok ısınırlar. Demokratik bir seçim ancak tam daraltılmış bir bölge oluşturmak ve herbölgede bir adaylık için en az 3 aday göstermektir Dar bölge de kişi tercihini önce partisinden yana sonrasında ise kişiden yana kullanarak daha demokratik bir seçim olacaktır. Dolayıyla liderin iki dudağının arasında yapılan bir seçim değil halkın istediğini seçebildiği bir seçim olacaktır