Ülkemizde 7 gün 24 saat sürekli çalışan ve günde binlerce insanın dahil olduğu ve tabiri caizse "saniyelerin hayat memat meselesi" olduğu tek iş kolu hastanelerimizdeki "ACİL SERViS"lerdir. Türkiye’de yılda nüfusun 2 katı acil servis başvurusu var. Bu, en az 150 milyon insan en az ikişer yakınları ile acil servise başvuruyor. 330 milyon nüfusa sahip Amerika Birleşik Devletlerinde ise acil servis sayısı 100 milyon civarı ve yaklaşık nüfusun 3'de 1'i.
Bu kadar yoğun iş yükü demiyorum, kaos içinde haberlere çıkan olumsuz ve kabullenilemez sağlıkta şiddet vb. olaylara sakin kafa ile bakmak istiyoruz.
Hem hasta ve hasta yakınlarının hem de doktorlar ve sağlık çalışanlarının ne beklediklerini ve istediklerini onların ağzından dinlemek istedik ve paylaşıyoruz.
Kılıçdaroğlu Gönüllüleri Sağlık Politikaları Masası olarak toplumun her kesiminin önerilerini alıp, ülkemiz için en yararlı sistemi oluşturmayı amaçladık.
Öncelikle;
BİR HASTANIN GÖZÜYLE ACİL SERVİS VE BEKLENTİLERİ, TIP DÜNYASINA ÖNERİLERİ.
Doktorları eskiden beri çok severim ve saygı duyarım. Doktor değilim. Doktora şiddete net olarak karşıyım. Doktorların ve hastaların daha iyi şartlarda hizmet vermesini ve almasını arzuluyorum. Naçizane önerilerim şunlar:
Öncelikle, acil servisteki doktorların iş yükü azaltılmalıdır. Acilde daha fazla doktor görevlendirilmelidir. Ayrıca deneyimli hekimlerin (doç, prof. olabilir), acillerde daha çok yer almaları gerektiğini düşünüyorum. Sadece asistanlar olmamalı acil servislerde.
Bu konularda yurt dışı örnekler incelenmelidir. Amerika'da, Avrupa'da, gelişmiş Uzakdoğu ülkelerinde acil servisler nasıl isler? Bu konuları anlatacak değerli doktorlarımız olacaktır. Dünyadan bihaber olarak kendi kendimize acil hizmeti veremeyiz. Gelişmeleri takip etmeliyiz.
Çözüm önerilerime gelirsem ki ben bunları hastanelere gittiğinde iyi gözlem yapan, sosyal medyada doktorlar ve sağlık konusunu elinden geldiğince takip eden, hasbelkader doktorlara destek olmaya çalışan bir hasta olarak sunuyorum.
Hasta bakış açısıyla acil servisler...
Öncelikle bir hasta olarak acil servise girdiğimde, daha danışmadan başlanarak kendimi dışlanmış hissediyorum. Doktorlarla yüz yüze bile gelmeden evvel, danışmadaki görevliler ve güvenlik görevlileri bana ben onlara kafamız karışık olarak, bıkkın biçimde bakıyoruz.
Sanki Türkiye'de acil servis sisteminde yanlış giden çok şey var gibi, kafalar net değil. Kimse bilmiyor. Acil servisler bir fanus gibi. Oradan oraya bir Japon balığı gibi koşuşturan hastalar, doktorlar, görevliler. Sanki herkes birbirinden uzaklaşmak istiyor.
Sanki herkes, acil serviste yanlış giden bir şeyler olduğunu biliyor ama neyin ya da nelerin yanlış gittiğini bilmiyor. Burası ürkütücü. İlla kurşunlanmış ve yoğun kanla dolu beyaz bir örtüyle sedyede taşınmaķ istemiyorum acil serviste benimle ilgilenilmesi için.
Acil servislerde daha fazla doktor ve daha az hasta olması konusunu destekliyorum. Evet her hasta hemen acile gelmemeli. Ama her doktor da hemen niye acile geldiniz dememeli. Belki kamu spotları olmalı. Bu konuda tıbbı dernekler afişler, spotlar hazırlayıp tv ve medyada göstermeli.
Acil servis ifadesinin ismi değiştirilmeli! Türkiye'de acil kelimesini -acele işim var-olarak algılıyor ve kullanıyoruz. Halbuki acil servis, işi acele olana değil tıbbi olarak sağlık durumu acil olana hizmet eder. O yüzden yanlış algılanıyor: sanki "Acelesi olan gelsin" servisi.
Sadece bir örnek olması açısından belirtiyorum: acil servis ismi ‘önemli servis’ olarak değiştirilebilir. Ayrıca acil servislerde ön tanı doktorları olmalı. Durumu acil olmayan hastalar geri gönderilmeli ama güvenlik sorunu oluşur. Triyaj var belki yeşil alan kaldırılmalıdır acilden.
Aile hekimlerinde nöbetçi hekimler olmalı. Aile hekimliğinde güvenlik artırılarak, gece nöbetçi hekimler olmalı ve devlet hastanelerindeki acil hekimlerinin iş yükleri azaltılmalı. Aile hekimliği birimi 24 saat hizmet vermeli gerekirse.
Acil kavramı belki ülkemize özel olarak yeniden revize edilmelidir. Tıp fakültelerindeki müfredatlar, tüm tıp kitapları yenilenmelidir. Müfredatlar ve etkinlikler daha sık güncellenmeli, yeni kitaplar ve dergiler basılmalı, tıp yayıncılığı sektörüne de canlılık gelmelidir.
Hastalar da doktorlara daha saygılı davranmalıdır. Doktora fiziksel ve sözel şiddet konusunda caydırıcı cezalar verilmeli yeni yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Acil servislerde hekime şiddetin cezaları daha ağır olmalıdır. Doktorların ve acil doktorlarının maaş ve primleri artmalıdır.
Pratisyen hekim maaşı asgari ücretin en az 6 katına yükselmeli ve tüm diğer doktor ve sağlık çalışanlarının aylıkları da kademeli olarak artırılmalıdır. Doktorlarımız daha ferah ve iyi imkanlarda, moralli olarak hizmet vermelidir. Sorun doktorlar ya da hastalarda değil sistemdedir
Arızalarla, problemlerle dolu bir sistemde işini en iyi yapanlar bile çok verimsiz birer elemana dönüşebilir. Bunun olması çok kısa zamanda gerçekleşir. İyi niyetli hastalar ve doktorlar, çökmüş bir sağlık sisteminin gölgesinde, birbirlerine nefret değil sevgi besleyenler
Acil Servisler yeniden yapılandırılsın.
Hastalar bilinçlendirilsin. Olumsuz algıları yıkalım. Tüm doktorlardan ve sağlık çalışanlarından, dernek ve kuruluşlardan sürece katkı bekliyoruz hastalar olarak.
Saygılarımla.
Sağlıkla ve mutlulukla kalın
Sonraki yazımız sağlık çalışanları ne istiyor, ne bekliyor?
yorum yazılmasına izin verdiğinizden emin misiniz
Bir öneri daha; Özel hastane Üniversitelerinde akademik kadro alıp, senede bir saat bile ders anlatmadan akademik ünvan alınmasının da önüne geçilmeli....