STÖ olarak kısaltılan bir olgu var…
Sivil Toplum Örgütleri…
Yani resmi bir kurum özelliği bulunmayan ancak bağımsız bir çerçevede yer alarak ülkenin kalkınması, hukuksal işleyişi, çevre bileşenleri ile tüm siyasi, politik ve sosyal hayatına yön veren ticari kaygısı olmayan toplum örgütleridir.
Üyelerinin aidat ve bağışlardan başka fazlaca geliri olmayan bu örgütler, toplum yararı öncelik güdülerek kurulmuş olan, gönüllülük esası önde olan, demokratik yapı ile yönetilen ülkelerin en faydalı birimlerindendir.
Birçok STÖ; dernek, vakıf ve sendikalar adıyla kurulabildiği gibi özel kanunlar ile kurulan Birlik ve Meslek Odaları olarak da faaliyet gösterebilmektedir.
Bu ve benzeri örgütlerde “Gönüllülük” olma prensibi esastır.
Para planlamada yer almaz.
Sivil Toplum Kuruluşlarına örnek verin derseniz, ilk aklıma gelenleri size sayayım…
Eminim çoğunun ismine de aşinasınızdır.
TMMOB ve bileşenleri olan meslek odaları, ADD, SAMSEV, Mor Çatı Derneği, KESK ve bileşenleri, DİSK, Türk-İş, Barolar Birliği, TEMA, Greenpeace, LÖSEV, ÇYDD, Eğitim-İş, AKUT, AHBAP vs. ilk aklımıza gelen STÖ’lerdir…
Birçoğunu da siz ilave edebilirsiniz…
Sağlık, eğitim, sosyal hayat, çevre, bölgesel ve diğer amaçlara hizmet eden yüzlerce STÖ ismi sayabiliriz. İster kuş sevenler, ister toplumsal yaşam, isterse dini, isterse garip amaçlı da olsa yüzlerce STÖ bileşeni mevcut güzel yurdumda…
Kimi çok faydalı, kimisi kukla, kimi tabelada, kimi de dostlar alışverişte görsün mantığıyla laf olsun torba dolsun mantığıyla kurulmuş…
Ama sonuçta ülkemizin kalkınması için ciddi analiz yapan, değerleri çarpıtmadan ve memleket yararına olan her eylemin altında imzası olan reel, tarafsız, boyunduruğa girmeyen sadece kamu yararını düşünen STÖ’ne bu ülkenin gerçekten ihtiyacı var.
***
Bunun aksine, çalıştığına ve iş yaptığına inanan STÖ’leri yok mu sanıyorsunuz?
Bal gibi de var.
Karanlığa, çözümsüzlüğe, günü kotarmaya, yağdanlık olmaya, sarı sarı ışıklar saçarak (!) hizmet verdiğini sanan sendika, dernek ve vakıflar da var elbet bu ülkede...
Yolun sonu göründüğü için yakında hepsi gün ışığını görüp gözlerini ovuşturup kaçan yarasa misali gerçeklerle yüz yüze kalacaklar.
Demek ki her STÖ, Sivil Toplum Örgütü demek değilmiş…
Bazıları da (!) tabiri caizse ‘Sıkıntılı Toplum Örgütleri’miş…
Kendi üyelerinin, kendi vatandaşlarının, kendi yönetimlerinin; bilgi, yargı, değer ve zekası ile çelişen STÖ’leri de var bu ülkenin...
Allah akıl fikir versin.
Ya akılda bir sorun var, ya da gözleri kör, kulakları sağır, dilleri de lal olmuş demek ki…
Hala kraldan çok kralcı, normal akıldan çok aşağılarda seyreden IQ seviyesi var bu zat-ı muhteremlerin herhal!
Onlarda kendilerini bu alemde bir STÖ olarak tanımlayabiliyor da, canım en çok da buna yanıyor.
“Hadi canım siz de olsa olsa yeşillik olursunuz siz bu alemde, bu halinizle…” diyesim geliyor bunlara…
***
Emek ve meslek örgütlerine yapılan baskı, denetleme mekanizmaları ile müdahale istemleri artık ayan-beyan ortadadır…
Açıkça; bir STÖ’nün inceleme ve denetleme süreçleri ortadan kaldırılarak- ceza hukukuna ait amel ve işlemler tatbik edilmek istenilmektedir.
Anayasamızla bağdaşmayan bu tür düşünce ve uygulamalar; başta bu ülkenin demokrasisinin, sonra da meslek odalarının, birliklerin, sendikal örgüt ve toplumsal yararı olan derneklerin birçoğunun baskı ile susturulmasını sağlayacak eylemler olarak karşımızda arz-ı endam etmektedir.
İşte bu yüzden hem maddi ve hem de manevi olarak daha çok sahip çıkmamız lazım STÖ’lere, bu ülkenin bağımsız ve karşılıksız kuruluşlarına, vakıflarına, derneklerine…
Daha iyiyi hedeflemek açısından öncelikle üye olmak sonra da karar organlarında görev almak, denetlemek-müdahil olmak gereklidir diye düşünüyorum.
Başta meslek odamızın da bileşen olarak dahil olduğu TMMOB (Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği) olmak üzere kendi odamız olan ZMO (Ziraat Mühendisleri Odası) Samsun Şubesinin; bu ülkenin, bu şehrin, bu insanın ve kendi üyelerinin sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi ve ülke çıkarları açısından yapmak istediği her çalışmanın altına imza atmak da bir gönül borcu ve bir vazifedir.
Bu zorlu günlerde STÖ’lere, bağımsız TMMOB’a, ZMO’ya destek olmak her vatanseverin görevidir.
“Prangalara hayır! Demokratik kısıtlamalara hayır! Karanlıklara hayır!” diyoruz.
Sıkıntılı ortamlardan ve Sıkıntılı Toplum Örgütlerinden (!) uzak olalım diyorsanız.
Odanıza, derneğinize, vakfınıza sahip çıkın!
Aklınızı başınıza alın, birlik olun, omuz omuza verelim diyoruz.
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE…