Ne güzel söylerdi Erkin KORAY; “Arkası gelmez dertlerimin , bıktım illallah. Biri biterken öbürü de başlar vermesin Allah!...” İşte bizim Samsunspor, bu şarkıyı yakında bize geleneksel marş yaptıracak gibi gözüküyor. Bıktık vallah! Bıktık billah! Daral verdiniz bize artık! Yeter artık yeter!
Hadi Eyüp maçı öyle oldu dedik, Erzurum maçında elimizdeki kuşu kaçırdık dedik. Yahu; Manisa maçında göz göre bir çuval inciri lağım çukuruna düşürdük! Yalan mı?
Takım dökülüyor. Lime lime , ilik ilik, tane tane dökülüyor takım... 2-3 oyuncu iyi olup, 3- 5 tanesi idare etse, diğerleri formsuz olsa neyse canımız yanmaz. Ama takımın alayı dökülüyor kardeşim alayı!
Manisa fark yememek için gelmiş, 1 puan alsa göbek atacak. Ama olur mu hiç! Bizimkiler geri mi çevirir? Altın tepside adamlara 3 puan sunduk. 3 puan! Mumla arayacağız bu dağıttıklarımızı, bedava puanlarımızı, hovardalıklarımızı...
Oyun yok, kurgu yok, hırs yok, güç yok, kuvvet yok, taktik yok, yok oğlu yok... Değil Bayram hoca Barcelona‘nın Bayern Münih’in hocası gelse inanın hiçbir şey değişmez. Ronaldao’yu, Muhammed Salah’ı veya Lewandoski’yi bile alsak bizim Samsunspor’da bir şey değişmez. Niye biliyor musunuz?
Sıkıntı; bu takıma geleni rehavet basıyor, tembellik virüsü aktif hale geliyor, aman banane hastalığı nüksediyor, aymazlık sendromu hortluyor, gevşeklik salgınına tutuluyor, uyuşukluk ve cesaretsizlik vücudunu sarıyor! Ne menem bir hastalıktır Yarabbim bu!
Çözümü var mı? Var, çok basit inanın çok basit... Kimsenin bu saatten sonra ifadesini almaya gerek yok. Bu ortamdaki, bu camiadaki topçu başarısızlığının bedelini manevi olarak ödemiyorsa, vicdanı sızlamıyorsa, haftalık harçlığı ile maça bilet alan gencin, evine harcayacağı parayı maça gelirken hiç düşünmeden harcayan beş parasız fedakar taraftarın, işinden eşinden feragat edip yağmura aldırmadan itiş tıkış raylı sistem ile yada kendi arabasıyla 80-100 km uzaktan gelen taraftarın vicdanını rahatlatmak için oynamayan topçuya cezayı kesmelidir bence sayın yönetim ve başkan.
Nasıl galibiyet primi alıyorlarsa kaybedilen canım puanların cezası beyefendilere yaslanmalıdır. Bu kadar üzüntünün semeresi, formsuz bu orduya kilitlenmelidir. Hani ne demiş Ziya Paşa: “Nush ile gelmeyeni etmeli tekdir. Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” Tabi buradaki anlatım gibi söz, sabır, telkin ve iyi niyet yolları Samsunspor açısından bitmişse, kötek yerine yani dayak yerine daha etkili olan mali yaptırım bu manada ön plana çıkmaktadır.
Kaleci uyurgezer, bekler gamsız, orta defans Allahlık, orta saha çiftetelli oynuyor, forvet işi şansa bırakmış… Yani anlayacağınız Victor HUGO’nun Sefiller romanındaki Sefilleri futbolda biz oynuyoruz! Tek top geldi Szumski içeri aldı, Zeki ve Mücahit bir tane doğru dürüst orta yapamadılar. Eski takımlarında takır takır duran toptan gol atan Alim ve Yusuf Abdioğlu kafalarına top dahi değdiremediler! Osman, Boldrin aşırı formsuz. Penaltı atamıyoruz yahu, yarı gol demek olan penaltı! Celil bal yapmaz arı gibi. Bir de kendini habire sakatlıyor. Fofana geçen sezonu mumla aratıyor. Harris etkisiz. Gaitan debeleniyor o kadar.
Yedek girenler de katkı veremedi. Girmeyenler de girseydi onlar da verimsiz olurdu bu manada eminim. Sırada Rize maçı var. Dananın kuyruğu burada kopar! Ya herrü ya da merrü maçı gibi görüyorum.
Güney üst tribünlerden üzgün ve kızgın inerken Şirinler Grubu taraftarlarının sesiyle ve Erkin babanın şarkısıyla ortalık inliyordu. Şarkının sözleri de bizi bir güzel titretiyordu!.. “Böyle gelmiş böyle gidecek korkarım vallah! Yok mu çaresi dostlar… Fesüpanallah!...”
Çok güzel, sade bir dille yazılmış yiğenim. Seni kutlarım. Ne söylesen boş. Ben daha ne macına, nede savunmasına... Daha kendimi yoramıyorum. Sağlığımı etkiliyor. Yolu şansı acık olsun. En büyük BEŞİKTAŞ. selamlar.