Televizyonu açtım.
Müzik kanalında Yıldırım Gürses o tatlı sesiyle şakıyor:
“…Yine mevsimler dönecek, yine yapraklar düşecek, giden gençliğimiz, geri gelmeyecek…
Elveda, elveda gençliğim, elveda ey hatıralar…”
Gözümün önünden geçti yarım asırdan fazlası. Az şeyler görmemişiz, yaşamamışız. Bizim de bir hikayemiz olmuş bu alemde…
Acı, tatlı, korku dolu, heyecanlı, sevinçli, hüzünlü, kahkahalı, üzüntülü…
Bana sorsan 56 değil hala 18 yaşımdayım. Hala çocuğum, hala annem bana akıl veriyor, hesap soruyor. Yahu anne ben çocuk muyum?
‘Hala bana bebe muamelesi yapıyorsun’ diyorum.
“Sen benim gözümde hala çocuksun” diyor.
Ama annem bir ömrün yarıdan fazlasını geçtiğimi, bir filmin neredeyse çoğunu çektiğimi, ömür törpüsünü körelttiğimi hala anlamıyor. Giden gençliğimle ve orta yaş ile finale gittiğimizi bile anlamıyor.
Elveda gençliğim…
Elveda pembe yıllar
Elveda elveda.
***
Gençliğin kadr-i kıymetini bilmek lazım. Hayat şartları zorlaştı. Pembe yıllar yerini gri yıllara bıraktı. Zamanımızdaki güzelliklerin çoğu yok artık!
Birçok güzel yıllara, birçok tatlı anıya elveda dedik gibime geliyor. Gri yıllar ve ekonomik zorluklar zaten depresyon yüklü bulutlar gibi…
Her an başımızdan aşağı suların boca edecek yağmurlar gibi…
Elveda çocukluğumun, gençliğimin güzel Çarşambası, çamurlu ama neşeli sokakları, elektrik aydınlatması zayıf ama insanları neşe saçan caddeleri, buz gibi Emirhan Çeşmesi, Şehir Kulübü, güzel yaz akşamları, Emirgan, İstasyon ve Konak Aile Çay bahçeleri…
Adam gibi esnafları olan Uzunçarşı, Abacılar Sokağı, Kanarya, Değirmenbaşı, Sungurlu dükkanları…
Şimdi yerini 3 harfli marketlere terk eden bakkallar, Ali Baba Gıda Pazarı, Dinçer Market, Temiz Ticaret…
Elveda zahire dükkanları, fındıkçılar, mısırcı, yumurtacı, fasulye alıp satan esnaflar…
Elveda arabada mevsime göre balık, karpuz-kavun, kestane satan dayılar…
Elveda Ada mevkiindeki futbol maçları, Yeşilırmak’ta yüzmeler, hamamlara gitmeler, berberde hafta sonu damat gibi traş olup süslenmeler…
Bahçelerinden müzik yükselen, her evde müzik aleti olan heybetli ve onurlu evler, elveda sanatçı fabrikası memleketim, şair, tiyatrocu, şarkıcı insanların kaynağı toprağım…
Elveda köprü, elveda Ada, elveda Saray, Yıldız, Güneş sinemaları…
Hiç biriniz yoksunuz artık çocukluğumuzun güzellikleri, bayram sabahları, dayanışma, beraber gülüp-beraber ağlamalarımız…
Elveda çocukluğumun ve gençliğimin Çarşamba’sı…
Elveda…
Elveda Çarşamba-Samsun kara treni…
Özünü kaybetmiş Mecidiye…
Yıldız durağı, eski halini mumla aratan Çiftlik Caddesi, güzel anıların geçtiği Fuar, Lunapark, asil ve onurlu Gazi Caddesi…
Elveda yazlık deyince akla ilk gelen iken şimdi ise restorant, pub, cafe ve Arapların eğlence mekanı olan Matasyon…
Sana da elveda…
Elveda gençliğimizin Meşhur Köftecisi, Hamdi Restaurant, Gazeteci Yılmaz abi, fotoğraf stüdyoları, Yavuz Plak ve kaset satan dükkanlar…
Konak, Yıldız, Sümer ve Zafer sinemaları…
Elveda fuardaki tahta oturma yerleri, havuzbaşı, Fuar Radyosu, kayıklar, yazlık sinema, stant yerleri ve etkinlikler…
Yaz geldi mi öğle arası otobüse atlayarak Kurupelit’e gidip yüzüp gelmeler…
Bilardo salonları, Yaşar Doğu Salonu’nda konserler, Neco Gazinosu, pavyonlar, hıdrellez günleri,
Bayram geçitleri ve gezmeler…
Elveda.
***
Bir sürü gençlik anısı sizin de vardır illaki ama yavaş yavaş gençliğimizle çoğunu kaybettik. Hayat devam ediyor. Biz bunları doya doya yaşadık ama bunları biz iyi ki yaşadık!
İyi ki hatırlıyoruz. Yarın birçoğu unutulacaktır.
Eminim Yıldırım Gürses şarkıyı bitiriyordu anılarımı yaşarken:
“Elveda, elveda gençliğim. Elveda ey hatıralar...”