Ramazan ayı, kültürümüzde oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu ayda maddi ve manevi güzellikler bir arada yaşanır; sevgi, hoşgörü ve dayanışma gibi olumlu hissiyatlar ön plana çıkar. Dini açıdan taşıdığı önemle birlikte bireysel açıdan sorumluluk ve sosyal açıdan da yardımlaşma, dayanışma duygularının en yüksek yaşandığı ay olarak nitelendirilebiliriz.
Ramazan ayı, ailede ve toplumda birleştirici bir role sahiptir.
Ramazan ayı, geçmişten günümüze kültürümüzde oldukça özel bir yere sahiptir. Dini temeli ile birlikte sahip olduğumuz geleneklerimiz de bu ay içerisinde ihtiyacı olan insanlara yardımcı olmayı, kurduğumuz güzel sofralarda sevdiklerimizi, komşularımızı, dostlarımızı ağırlamamızı öğütler. Bu yüzden Ramazan sofraları, daima birleştiricidir. İhtiyaç sahiplerini, uzun zamandır görüşülemeyen aile fertleri bir araya getirir.
Toplumda dayanışma ve yardımlaşmayı destekler.
Ramazan ayına dair gerek dini öğretiler gerekse gelenekler, toplumda dayanışma ve yardımlaşmayı daha fazla ön plana çıkarır. Bu yüzden bu ay boyunca, birçok kişi ihtiyaç sahiplerini bularak onlara maddi- manevi açıdan yardımcı olmaya çalışır. Bu da beraberinde birtakım güzel duyguları getirmektedir. Sonuçta, bizi birbirlerine karşı daha duyarlı insanlardan oluşan bir toplum olmaya davet eder.
Sevgi ve hoşgörü ayıdır.
Gelenek ve göreneklerimiz, Ramazan ayında sevgi ve hoşgörünün ön plana çıkmasını desteklemektedir. Bu ayın maneviyatını yaşayan insanlar birbirlerine karşı daha saygılı ve hoşgörülü davranmaya çalışırlar. İnsanlar arasında artan sevgi ve hoşgörünün toplumun en küçük çekirdeği olan aileden başlayarak toplum üzerinde olumlu etkileri vardır.
Kişisel açıdan manevi bir detoks imkânı sağlar.
Günümüzde bedensel ve ruhsal açıdan arınmak için çeşitli detoks uygulamaları yapılmaktadır. Bu yönüyle Ramazan ayı da kişisel açıdan detoks imkânı olarak görülebilir. İslam dininin bir öğretisi olan Ramazan orucu, oruç süresince yemek yememek, su içmemek vb. gibi gerekliliklerin yanı sıra hoşgörülü olmak, insanları kırmamak gibi manevi gereklilikleri de beraberinde getirir. Ayrıca beslenme alışkanlıklarının değişmesi ile birlikte vücudu şaşırtmak da bedensel ve zihinsel açıdan çeşitli faydalar sağlayabilir.
İnsanlar arası kaynaşmayı arttırır.
Günümüzde iş hayatının yoğunluğu ve hayatımızı etkileyen birçok faktör sebebiyle çoğu zaman ailemizle aynı akşam yemeği sofrasına oturamayabiliyoruz. Otursak bile ailemizle birlikteyken cep telefonları, tabletler gibi teknolojik aletler, daha az sohbet etme eğilimi içerisinde olmamıza neden olabiliyor. Ramazan ayının özenli sofraları vesilesiyle, bu ay süresince aileler akşam yemeklerinde daha sık bir araya gelme imkânı buluyor, uzun zamandır görüşülemeyen aile fertleri aynı masanın etrafında toplanıyor. Bu da kaynaşmayı arttırarak ailenin iç dinamiği üzerinde olumlu etkilere sebep oluyor.
ÇOCUKLUĞUMDAN HATIRLADIĞIM RAMAZAN ANILARI
Çocukluğumuzda sanki daha bir farklı gelirdi hani hep derler ya nerde o eski ramazanlar diye… Akşam iftardan sonra yemek için bir sürü iftariyelikler hazırlardık kendimize, canımız birçok şey çekerdi. Hele o atomlar yok mu, güzel şehrimiz Samsun’ dan başka hiçbir yerde öylesini bulamadığımız ramazan ayının olmazsa olmazı atomlardan ayırırdık. Çocuklar ellerinde tepsilerle atom satarlardı sokaklarda. Sahurda geçmesini dört gözle beklediğimiz davulcular. Gümbür gümbür ne ilgiyle izlerdik. Daha ramazan başlamadan evde hazırlıklar başlar, bir telaş, komşularla toplanıp erişte-makarna kesilir, yufkalar açılır, ramazanla birlikte mis gibi yufka börekleri, üzüm-kayısı hoşafları olmazsa olmazıdır ramazan sofralarının. Annem her gece sahurda sac kurardı evimizin bahçesine, hamur işleri yapardı, zaten o hamur işlerini yemeden oruç tutulmazdı doymazdık sanki. Evlerde mukabeleler okutulurdu, bizim evimizde de okunurdu mukabele hafız ablam okurdu. Oda her gün düzenlenip hazırlanırdı, insanlar değişik huzur ve huşu içinde evimize gelir giderlerdi Kuran-ı Kerim okunur, dualar edilir, namazlar kılınır, sohbetler edilirdi, günün yemeği ayarlanırdı… Samimiyet, huzur, birlik ve beraberlik havası eserdi bir ay boyunca. Ramazan programları Hacivat ve Karagöz oyunları olmazsa olmazlarıydı iftara doğru televizyon programlarının. İftara misafirler davet ederdik, yenir içilir hoş sohbetler edilirdi. Her akşam teravih namazı için farklı camilere giderdik bir hevesle. Eskiye dair Ramazanlarda farklı bir tat vardı, çocuklukta yaşanan her şey ilkleri yaşadığımız için mi öyle gelirdi bize bilemiyorum ama o alışılagelmiş örf adet ve gelenek-göreneklerimizin büyük ölçüde değişime uğradığı da bir gerçek. Eski Ramazan tatlarına kavuşmak dileğiyle
Rahmet, bereket ve mağrifet ayı olan Ramazan-ı Şerif hepimize hayırlı olsun.