Üçüncü dünya ülkelerinin malumudur, hemen hemen her sene bir seçim hengamesi yaşanır. Biz her ne kadar üçüncü dünya ülkesi olmasak da (!) benzer bir yanımız var. Her sene bir seçim telaşı.
Önümüzde yerel seçimler için çok kısa bir zaman var. Etraf dedikoduyla, hırla gürle kaynıyor, öte yandan da bir proje çılgınlığıdır gidiyor. Herkesin ne kadar da çok projesi varmış cebinde sakladığı. Yılmaz Erdoğan şiiri gibi adeta:
"Sen bana oy ver yeter, bende proje çok"
(Orijinali: Sen bana ışık ver yeter, bende filiz çok)
Elbette hepimizin bir dünya görüşü ve desteklediği siyasal bir eğilim var. Bu yazının konusu siyasi değil. Mesleğim gereği olamaz da zaten. Sadece merak ettiğim bazı soruları adaylara sormak istiyorum.
Ben, toplum önünde olan insanların günlük hayatını çok merak ederim. Adaylar da doğal olarak kamuoyuna mal olmuş insanlar ve her türlü soruyla muhatap olabilirler. Buna ağır eleştiriler de dahil.
Merak ettiklerim sadece Samsun özelinde değil, aynı merakım Cumhurbaşkanı için de geçerli, ana muhalefet partisi genel başkanı için de, hatta ve hatta kamuoyu önünde bulunan bakanından vekiline kadar herkesi içine alıyor.
Mesela ben,
adayların şu an okudukları kitabı merak ediyorum, en son hangi kitabı satın aldıklarını, sinemada hangi filmi izlediklerini son aylarda, tiyatroya vakit ayırıp ayırmadıklarını, en son hangi konsere gidip doyasıya müzik dinlediklerini?
Mesela,
içlerinde günlük tutan var mı ya da kendine özgü bir hobisi olan, ne bileyim kimisi balık tutkunudur, kimisi fotoğraf aşığıdır, kimi futbol oynamaktan zevk alır, kimi iyi bir at binicisidir belki.
Mesela,
en sevdikleri yazar kim, favori kitapları neler, hangi sinema filmini defalarca izlediler, hangi şarkı ile hüzünlenirler, hangi şarkı onları oynatır?
Mesela,
(yerel özelinde konuşuyorum) Samsun'un en çok sevdikleri yeri neresi, hafta sonu ne yaparlar, aileleri nasıl, varsa çocukları neler yapar, ailece hafta sonu yemeği yiyorlar mı, sonrasında gidip Atakum sahilinde geziyorlar mı?
Mesela,
en sevdikleri renk ne, yemeye doyamadıkları yemek hangisi, meyvelerden neyi severler, hangi sebze yemeğinden nefret ederler?
Mesela,
kedileri, köpekleri, kuşları var mı? Varsa isimleri ne? Hayvan barınaklarına gidiyorlar mı ya da sağa sola kedi maması, su kabı bırakıyorlar mı? Cebinde mama taşıyan var mı? Propaganda yapmak için gittikleri yerlere yanlarında mama götüren, kedileri köpekleri besleyen var mı?
Mesela,
en sevdikleri çiçek hangisi? Pencere önünde konserve kutusundan saksıda çiçek yetiştirdiler mi hiç? Ağaç diktiler mi ya da içlerinden gelince...
Mesela,
çocuklukları, öğrencilikleri nasıl geçti? Hatta ilk aşkları kimdi, neler hissettiler, ayrılık acısı yaşadılar mı hiç?
Mesela,
tramvaya bindiler mi hiç tepiş tepiş ya da otobüste bir yaşlıya yer verdiler mi? Bisiklet sürüyorlar mı? Motosikletle dağ bayır dolaştılar mı hiç? Çadır kampı yaptılar mı? Termosa koyup kahveyi, çayı, sahilde sandalye attılar mı?
Ve yüzlerce soru...
Herkes proje anlatıyor. Hepsi havalarda uçuşuyor. Hepsi yeni tabiri ile (her ne kadar Türkçe olmayan bu kelimeyi sevmesem de) "copy-paste" projeler. Kopyala yapıştır yani. Kimseyi heveslendireceğini düşünmüyorum. Zamanın ruhu belki bunu gerektiriyor ama bizim ihtiyacımız olan daha çok, "insana dokunan" işler. Bunun özlemini duyuyoruz. Şehri, ülkeyi devasa bir beton hapishanesine çeviren zihniyet, boğulduğumuzu göremiyor, görse de bir faydası yok zaten. O yüzdendir ki, insana dair şeylere hasret kaldık.
İşte bu sorulara cevap verebilenler, insana dokunan işlere imza atabilir. Sahilde termosta çayını yudumlayan, otobüste ayakta yolculuk eden, yağmurda şemsiyesiz gezen, sinemaya kaçak içecek ve mısır cipsi sokan, tiyatro izleyen, okuduğu kitabın altını çizen, balık tutan, bisikletle gezen, çocuklarla parkta oynayan, ailesine hafta sonu özel vakit ayıran, balkonunda çiçek olan, cebinde mama taşıyanlar ancak bize çare olabilir bu vakitten sonra.
Yoksa, uzaya çıksan ne yazar insana dokunmadıktan sonra...
R. Miraç ÖZTÜRK
Twitter: RMiracozturk1
İnst: miracozturk1