Bu aralar yazıların konusu ister istemez yerel seçimler. Aslında seçimlerin sonuçlarından ziyade beni de birçok insan gibi ilgilendiren şey "vaatler" kısmı. Ama öyle büyük büyük projeler ilgimi çekmiyor. Bir önceki yazıda oy vereceğim aday profilinden biraz bahsetmiştim okuyuculara. Cebinde sokak hayvanları için mama taşıyan, evinde çiçek yetiştiren, sahilde ailesiyle çay keyfi yapan, kitap okuyan, sinemaya giden bir aday profili aradığımı söylemiştim. Çok mu şey istiyorum ki? Bir diğer isteğim ise çocukları gündemine alan adaylar, çocuklar için bir şeyler üreten adaylar... Hemen hemen hepsinin projelerine baktım, yüzeysel anlamda çocuklarla ilgili çalışmalar yapmışlar; ciddi, onların geleceğine yönelik dişe dokunur pek bir şey yok. Bizim isteğimiz büyük fabrikalar, duble duble yollar ya da devasa binalar değil, insana dokunan işler.
Geçtiğimiz günlerde küçük oğlum Uygar Ata'nın çok sevdiğim bir fotoğrafını koyup, biraz da espri olsun diye sosyal medya hesaplarımdan "MUHTAR ADAYI" diye paylaştım. Çok da güzel oldu. Hatta bu yazının sonuna da ekliyorum bu fotoğrafı merak edenler için... Evet, işin biraz esprisine kaçtım ama vaatler kısmı aslında bu ülkede yaşayan her çocuğun istekleriydi.
Neler var mesela bu istekler arasında, kısaca bakalım, yazdıklarımın eksiği var, fazlası yok...
Bu talepleri Uygar Ata ile konuştuk, bir kısmını o istedi, bir kısmını da ben ekledim. ORALET talebi ise, Uygar Ata'nın güzel bir anısı sayesinde oldu. İlkadım Belediye Başkanı Sayın Necattin Demirtaş, 19 Mayıs etkinlikleri sırasında Kuzey Deniz ve Uygar Ata'ya ORALET ısmarlamış, akabinde sohbet etmişlerdi. O günden bu yana ORALET, Uygar Ata için sanki “belediye hizmeti.” Doğal olarak bu isteği de ekledik talepler arasına: Çocuklara sınırsız ORALET.
İsteklere bir göz atalım o vakit:
* HER MAHALLEYE ÇOCUK PARKI
(Her mahalleye bir çocuk parkı yapılmalı. Hatta kış şartlarına uygun parklar yapılabilir, üstü kapalı, kışın ısıtmalı, yağmurdan, çamurdan etkilenmeyen alanlar oluşturulabilir. Çocuklar kış aylarında evde hapsolmak ya da AVMlerin kapalı alanlarında, daracık mekanlarda zaman geçirmek zorunda kalmaz.)
* ÖĞRENCİLERE OKULDA SAĞLIKLI YEMEK
(Bu talep sadece bir belediye vaadi olardak değil, ülke genelinde hayata geçirilmeli. Çocuklar hiç değilse günde 1 kez de olsa sağlıklı besine devlet desteğiyle ulaşmalı. Kantinlerde satılan sağlıksız besinler işin bir başka boyutu.)
* GÜNLÜK TAZE SÜT, MEYVE, SEBZE, ET
(Her eve çocuklar için günlük taze süt ve et girmeli. Çocukların tam da sağlıklı beslenme çağında gerekli besinleri alması gerekiyor. Sağlıklı nesiller için bu madde şart.)
* AYDA 2 SİNEMA VE TİYATRO BİLETİ
(Çocuklara her ay 2 sinema-tiyatro bileti verilmeli. Bugün sinemaya gitmek bile bir lüks halini aldı. 2 çocuklu bir ailenin haftasonu sinema maliyeti en az 600 TL. Çocuklar, sinemadan, tiyatrodan, sanattan uzak kalmamalı. Ailelerin üzerinden bu yük alınmalı. Çocuklar arasındaki kültürel eşitsizlik bir nebze de olsa ortadan kaldırılmalı.)
* HER EVE ÇOCUK KÜTÜPHANESİ
(Kitap satın almak artık bir lüks. Özellikle çocuk kitapları aşırı pahalı. Her eve temel klasiklerden oluşan bir kitap seti verilmeli. Bu maliyetli ise, mahallelere sadece kitaplık ve kitap okuma alanından oluşan "Mahalle Kütüphaneleri" kurulmalı.)
* ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE ETKİN MÜCADELE
(Çocuk işçciliği ile ilgili istatistikler güncellenmeli. Hangi şehirde, hangi ilçede, mahallede kaç çocuk okulu bırakmış, kaç çocuk işçi var, bunların kaçı kız, kaçı oğlan, ailevi durumları nedir, okulu bırakma nedenleri neler, koşulları nasıl, hepsi tespit edilip bir "Çocuk İşçiliği ile Mücadele Programı" oluşturulmalı. Bu sorunun sosyolojik ve psikolojik alt yapısı araştırılmalı ve çözüm üretilmeli. Hem Türk çocukları hem de göçmen/mülteci/sığınmacı çocuk işçiliği ile etkin mücadele edilmeli.)
* ÇOCUK İSTİSMARI İLE KARARLI MÜCADELE
(Çocuk istismarı maalesef ülkemizin kanayan yaralarından birisi. Erken yaşta evlendirilen kız çocuklarının olmasının yanında oğlan çocukları da bu sorunla karşı karşıya kalabiliyor. Bu genel bir sorun. Ayrıca 'istismar' kelimesi her ne kadar 'cinsel istismar' bütünlüğü ile kullanılsa da, sadece işin bu boyutuyla değil; yaşamın her alanında istismara uğrayan çocuklar var. En basitörnek annesi ve babası çalışan çocukların, kendinden küçük kardeşlerine 'bakması' bile istismar sayılıyor. Bu alanda geniş bir çalışma yapılmalı, sorunlar tespit edilmeli ve çözüm için acil eylem planları hazırlanmalıdır.)
* EŞİT, PARASIZ EĞİTİM VE SAĞLIK HAKKI
(Bu da önemli sorunlardan birisi. Her ne kadar Anayasa'nın 42. Maddesi "Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz." dese de, son yıllarda eğitim ve sağlığın özelleşmesi bu maddenin gerçek hayatta bir zemine oturmaması anlamına geliyor. Her öğrencinin eşit bir eğitim ve sağlık hakkına sahip olmadığını, parası olanın daha iyi bir eğitim aldığı, parası olanın daha iyi sağlık hizmetlerinden faydalandığı bir sistem ile karşı karşıyayız. Özel okullarda verilen eğitim ile devlet okullarında verilen eğitim arasında uçurum var ve buna rağmen her öğrenci "EŞİT" bir sınava tabi tutuluyor. Bu “sözde eşitlik” büyük bir eşitsizliğin kanıtı olarak karşımıza çıkıyor. Her öğrenci eşit eğitim ve sağlık hakkına sahip olmalıdır.)
* KENT YÖNETİCİLERİNE BM ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ İMZALATILMALI
(Vali, kaymakam, belediye başkanı hatta okul müdürleri gibi "söz sahibi olan" yöneticilere BM Çocuk Hakları Sözleşmesi kamuoyu önünde imzalatılmalı ve gerekirse kamu kurumlarının, belediyelerin, okulların duvarlarına bu sözleşmeye sadık kalınacağına ilişkin taahütname asılmalı.)
* ENGELLİ ÇOCUKLAR İÇİN YAŞAM ALANLARI OLUŞTURULMALI
(Engelli çocukların yaşama katılma süreçleri diğer çocuklardan daha zor. Sadece çocuklar için değil, ailelerinin yaşamın içinde yer alması hem psikolojik hem de sosyal olarak yorucu bir süreç. Engelli çocuklar için özel oyun alanları, özel uygulamalar hayata geçirilmeli. Onların hayata ortak edecek alanlar, etkinlikler düzenlenmeli ve bu sadece Engelliler Haftası'nda yapılmamalı. Ailelere psikolojik ve sosyal destekler sunulmalı. Engelliler lehine pozitif ayrımcılık uygulanmalı. Engelliler için "ulaşılabilir" kentler inşa edilkeli. )
* KIZ ÇOCUKLARINA POZİTİF AYRIMCILIK
(Çocuklar her anlamda eşitler ancak kız çocuklarının yaşadığı sıkıntılar oğlan çocuklarına oranla daha fazla. Bu anlamda da kız çocuklarının önünü açmak adına pozitif ayrımcılık ilkeleri hayata geçirilmeli.)
*KÖTÜ ALIŞKANLIKLARLA MÜCADELE PROGRAMI
(Belki çok farkında dğiliz ancak alkol, sigara, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar artık ilkokul sıralarına kadar geldi. Çağın getirilerinden olan internet kullanımı, sosyal medya hesaplarının kontrolsüzlüğü çocukların fiziki olarak olmasa bile zihnen bu algılara maruz kalmasına ön ayak oluyor. Fiziki olarak da son yıllarda uyuşturucunun ilkokul sıralarına kadar indiğini üzülerek görüyoruz. Bu kapsamda da çocuklarımızı bu zararlı alışkanlıklardan korumak adına çözümler üretilmeli, yine etkin bir mücadele programı hazırlanmalı.)
* ÇOCUKLARA ÖZEL İNDİRİMLER
(Hayat pahalılığı, ekonomik kriz ister istemez çocukların yaşamından çalıyor. Çocuklar için restoranlarda, ulaşım araçlarında, kitabevlerinde, giyim mağazalarında özel indirimler uygulanmalı. Bu hem ekonomik olarak bir rahatlamayı hem de çocukların kendilerini özel hissetmelerini sağlayacak bir uygulamayı beraberinde getirir.)
* ÇOCUKLARA SINIRSIZ ORALET
(Ve en güzel istek... Çocuklara belediye tesislerinde sınırsız, ücretsiz ORALET)
Tüm bunları hayata geçirmek ilk etapta zor olacaktır ancak içlerinden uygulanması en kolay olanları seçip, iyi bir çalışmayla hayata geçirmek çok da meşakkatli bir iş olmasa gerek. Reklam, tanıtım, organizasyon adı altında milyonlarca liranın harcandığı ve tabiri caizse "boşa giden" onca şeyin arasında bu saydıklarımızın belki de bir kaçı bugün hayata geçirilebilirdi. Umarım birileri buradan feyz alır ve çocuklar mutlu olur. Onlar mutlu olursa, geleceğimiz dağan bayram olur.
Sevgiyle, sağlıcakla.
Unutmadan, bu seçimde OYLAR UYGAR ATA'ya... :)