Kimsenin inancı beni ilgilendirmez. Allah'a inanıyor, inanmıyor, Müslüman, Hristiyan, Mecusi, agnostik, deist, ateist... İnanın umurumda bile değildir. Benim için önemli olan tek şey insanın vicdanlı, ahlaklı, onurlu, adaletli olmasıdır. Bu sıfatları taşımıyor ise zaten "insan" olma kavramından uzaktır.
Bir de şöyle bir durum var ki bir insanın namaz kılması, Allah'a inanıyormuş gibi yapması, oruç tutması hatta Hacca gitmesi, onun iyi bir insan olduğu anlamına gelmez. Bunu bu ülkede çok gördük biz. Faiz yiyen, işçisinin sigortasını ödemeyen, her gün küfür eden, karısını döven, hayvanlara eziyet eden, ahlak yoksunu olan ama günde 5 vakit namazında olup, Hacca giden ne yangaboz din simsarları gördük biz. Hala da görmeye devam ediyoruz.
Şimdi, bayram değil seyran değil, bu mesele nereden çıktı diyebilirsiniz. Hatırlarsınız, Vezirköprü'de su kuyusu açmaya çalışan ve toprak altında kalan iki kardeş vardı. Kenan ile Hayati Ak. İkisi de can vermişti. Olayın ardından AFAD ekibinin olay mahaline geç geldiğini iddia eden vatandaşlar, şikayetçi olmuştu. Ve o şikayetin ardından ilk okuduğum anda vicdanımı sızlatan ama bir o kadar da öfke patlamasına neden olan gerçekler ortaya çıktı. AFAD ekibi, olay yerine 3-5 kilometre kala namaz molası vermişti. Evet, yanlış değil, ifade tutanakları ile sabit. Namaz molası vermişlerdi...
Ekibi taşıyan şoför, hızla olay yerine varmak için yol aldığını ancak arkada bulunan ekipten sürekli namaz vaktinin geçtiğine dair yüksek sesli uyarılar aldığını ve sonunda durmak zorunda kaldığını ifade ederek, “Namaz kılma konusunda tartışmalar çıktı. Durmak zorunda kaldım” diyordu. Ekiptekiler ise ifadelerde bu durumun "normal" olduğunu savunuyordu. İşin bir diğer acı yanı ise, bu ifadelere ve yaşanan acı olaya rağmen, bu kişiler görevlerine devam ediyor.
Dediğim gibi herkesin inancı kendisini ilgilendirir. Ama siz bir kamu görevi yapıyor iseniz hatta bu görev saniyelerle yarış halinde olmayı gerektiriyorsa ve siz inancınızın gereklerini yerine getirmek adına kutsal bir kamu görevini, insanların hayatlarının size bağlı olduğu bu görevi yerine getirmek yerine namaz kılmayı tercih ediyorsanız, ne insanların vicdanında ne de Allah katında bir yeriniz yoktur, olmayacaktır...
Bu görevlilerin akşam evlerine gittiklerinde, çocuklarına sarıldıklarında, yastığa başlarını koyduklarında vicdanları rahat mı?
Ben rahat olduğunu düşünüyorum.
Utanacaklarını, vicdan azabı çekeceklerini sanmıyorum hiç. Çünkü bağnaz bir şekilde inançlarına sığındıklarını, iki namaz arasında, "Allah affetsin" dediklerini duyar gibiyim. Öyle ya, Yüce Allah bütün günahları affeder, bağışlar... İki rekat da fazladan nafile namazı kılarlar, günahları affolur. Çünkü inançları bu yönde. Kafaları bu kafada.
Bu insanların yapacağı işe güven olur mu?
Bu insanların yarın öbür gün inançsız bir insanı kurtaracağından emin olabilir misiniz?
Bu insanların Müslüman olmayan birisine müdahale edeceğinden emin olabilir misiniz?
Olamazsınız...
Çünkü ortada yaşanan bir gerçek var. İnançları daha ön planda ki buna inanç derseniz...
Bu inanç değil, düpedüz sapıklık. İnsanlar saniyeler ile mücadele ederken, ölüm kalım savaşı verirken, olay yerine 3 kilometre kala namaz molası vermek, düpedüz insanlık suçu...
Ayrıca, ciddi bir şov malzemesi...
Öyle ya, artık herkes inancını "göstere göstere" yaşıyor. Niye? Memur ise yerini korumak için, ihraç edilmemek için, yandaş olmak için, safını belli etmek için...
Değilse, yani "kripto" ise, "sizdenim" mesajı vermek için...
Din öyle bir malzeme haline geldi ki artık, gerçek inanlar ile takiye yapanları ayırmak için iyi bir "turnusol" kağıdına ihtiyaç var.
İşte bu olay da o "turnusol" kağıdı bizler için.
Gerçek bir Müslüman, Allah korkusu olan, Allah inancı olan, insan sevgisi olan hiç kimse, olay yerine 3-5 kilometre kala namaz kılmaz, bırakın kılmayı, namazı aklına bile getirmez.
Bu olay vicdanları kanattı... Bu insanların görevlerine devam etmesi ise daha fazla yaraladı. Sonucu ne olur bilmiyorum am, zaman bizlere gösterecek...
Gerçek inananlara, içinde Allah korkusu olanlara, vicdanlı, namuslu, dürüst inananlara selam ve saygıyla...
Sağlıcakla kalın.