17 Kasım 2022’de 623 yıllık bir imparatorluk sahibinin elinde tarihe karışıyordu. Osmanlı İmparatorluğunu Osmanoğulları kurmuştu ölümü de ne yazık ki aynı ailenin elinden oldu.
Osmanlının son sultanı olan 6’ıncı Mehmet Vahdettin ne yazık ki o ailenin alnına bir de “hain” lekesini sürmekten kaçınmadı.
Büyük Millet Meclisi İstanbul Hükümeti’nin de Lozan’a çağrılması ihtimalini önlemek için 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırdı. Artık İstanbul’un, İstanbul’daki işbirlikçilerin ne Lozan’a çağrılması ne de orada galiplerin emrine girmesi söz konusuydu.
Tarık Mümtaz Göztepe “Gurbet Cehennemi” kitabında çok detaylı anlatır Vahdettin’in gurbet yıllarını. Anlatan sadece Tarık Mümtaz Göztepe değildir. Refik Halit Karay da Hoca Mustafa Sabri Efendi, Zeynel Abidin, Rıza Tevfik ve diğerlerinin de Mısır bandıralı “Egypt” vapuruna bindiklerini anlatır.
Refik Halit de bir Fransız’ın yardımıyla Piyerloti vapurunda yer bulur ve kendisini Mısır’a atmayı başarır.
Konyalı Zeynel Abidin’den bahsetmeden olmaz. İslam Teali Cemiyeti kurucularından ve de Konya ayaklanmalarının düzenleyicilerindendir. Zaferden sonra Mısır’a kaçmış, 150’likler listesine girmiş daha sonra da yurda dönmemiştir.
Osmanlı hanedanının yurt dışında “aç ve açık” kaldığı yolundaki söylentilerin gerçekle uzaktan yakından ilgisi yok. Şadiye Osmanoğlu “Babam Abdülhamid- Saray ve Sürgün Yılları” kitabında anlatır enine boyuna.
“Babamın çok aziz hatıralarını, ölümünden sonra yıllarca süren ve belki de hala bitmemiş bulunan veraset meselesi takip etmiştir. Hanedan azaları, hükümet, hatta yabancı hükümetler, BABAMIN ŞAHSINA AİT CESİM(muazzam) SERVETLERİ, MÜLKLERİ ÜZERİNDE İHTİLAFA DÜŞMÜŞLERDİR. “
Şadiye Osmanoğlu bir başka itirafta daha bulunur. Kelimesi kelimesine şöyledir o anlatı:
“Gece zevcimle birlikte babamı konuşurken gündüz ki hediyesi ananası hatırladım ve beraber yemek için gittim, getirdim. Ananası sarılı olduğu kâğıdından çıkarırken, içinde meyvenin dikenli kabuğu içerisinde maharetle(ustalıkla) tatbik edilmiş küçük bir paket daha gördüm. Merakla açtık. İÇİNDEN ELMASLAR DÖKÜLMEYE BAŞLADI. Hem hayret hem sevinç içinde kalmıştık. Ayrıca bir de küçük not bulduk. ”SU ÇANTASINDAKİ HAKKIN.” O zaman bu sürprizin iç yüzünü çözdüm. Benim su çantası bildiğim meğer babamın yıllarca yanında taşıdığı hazinesi imiş.”