Cumhuriyet’in 99’uncu yılını idrak ediyoruz. Büyük Türk Milleti’nin bu bayramı, -artık eskicoşkusuyla kutlanmasa da ve hatta birileri şu veya bu bahane ve gerekçelerle kutlamalara katılmasa da-, kutlu olsun.
Cumhuriyet nedir ne değildir? Bunu öncesi ve sonrasının rakamlarıyla karşılaştırarak aktarmaya çalışacağım siz değerli okurlarıma.
Önce bir tespitle başlayacağım bu iki bölümlük yazıma:
Cumhuriyet Osmanlı İmparatorluğunu yıkmadı. Osmanlı İmparatorluğu yıkıldığı için Cumhuriyet kuruldu.
En azından iki asır önceye gider ama Osmanlı-Türk İmparatorluk’u 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi ile resmen yıkıldı. Milli Mücadele bu kutsal topraklarda yeni bir devletin kuruluşunun şanlı mücadelesidir. Onu yapanlar, tüm dış düşmanlara ve tüm işbirlikçi hainlere, isyanlara, ihanetlere, yokluk ve yoksulluklara rağmen dört yıllık bir mücadeleden sonra yeni bir devlet ve yeni bir idare tarzı kurdular.
Cumhuriyet yarı sömürge bir imparatorluğun enkazı üzerinde kurulduğunda Osmanlı’nın borçlarına da halef olmuştu. Osmanlının saraylar, köşkler, konaklar yaptırmasının, har vurup harman savurmasının bedeli Duyun-u Umumiye borçlarını üstlendi ve kuruluş döneminde bin bir zorluğa rağmen ödedi.
Osmanlı’dan sadece borç devralmamıştı, bu topraklar üzerinde demiryolu, liman, havagazı, maden adına ne varsa hepsi yabancılar tarafından yapılmış ve yabancılar tarafından kimi 45, kimi 99 yıllık imtiyazlarla işletiliyordu. Cumhuriyet bunları da parasını ödeyerek satın aldı, millileştirdi.
Cumhuriyet bununla yetinmedi bir taraftan da demiryolları yaptı, fabrikalar açtı ve bankalar kurdu. İş Bankası, Sümerbank, Etibank Cumhuriyet’in kurduğu milli bankalara örnektir.
Osmanlı’nın merkez bankası da yoktu. Fransız ve İngiliz ortaklığı Bank-i Osmani-i Şahane merkez bankası görevini görürdü. Osmanlı ondan izinsiz para basamazdı. Cumhuriyet bu bankanın imtiyazlarını feshetti ve 11 Haziran 1930’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nı resmen kurdu. Banka ancak 1932 yılında faaliyete geçebildi.
Cumhuriyet kurulduğunda fert başına milli gelirimiz sadece ve sadece 45 dolardı. Bir taraftan borçlar ödenip yatırımlar yapılırken diğer taraftan da altın biriktirdi. 1950 yılında bu ülkenin kasasında 140 ton altın vardı. 1923 ile 1938 arası toplam enflasyon sadece ve sadece yüzde dörttür. Hayır, yanlış okumadınız, sadece yüzde dört.
Ve 1923-1929 arası Milli Gelir artışı yüzde 10.3’tür. 1923-1938 arasında yüzde 96 büyüyen üç ülke vardır; Türkiye Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği ve İtalya.
Sadece bunlar yapılmadı, köylünün belini büken aşar vergisi kaldırıldı, Sanayi Teşvik Kanunu çıkartıldı, Toprak Mahsulleri Ofisi, Fiskobirlik, Tariş Birlik, Çukobirlik gibi kooperatifler kuruldu.
Bataklıklar kurutuldu, örnek tarım işletmeleri ve örnek haralar kuruldu. Sıtmanın, ayrıca veremin, trahomun ve diğer bulaşıcı hastalıkların kökü kurutuldu.
Bütün bunlar yapılırken de gerici ve ayrılıkçı iç isyanlarla boğuşuldu ve hepsi bastırıldı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kolay kurulmadı. Onun kıymetini bilelim, bilmeyenlere de ısrarla bildirelim.
(Devam Edecek)