Neler demedik Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği konusunda ve sonunda geldiğimiz yer baştan itiraz ettiğimiz yer oldu.
Hoş bu yeni bir uygulamada değil tam 20 küsur yıldır uyguluyoruz bu politikayı ve her seferinde de taviz veren bir oluyoruz.
Suudi Arabistan’ı bizim topraklarımızda cinayet işlemekle suçlamış, katil ilan etmiş ve suçluları asla vermeyeceğimizi söylemiştik. Sessiz sedasız telim ettik ve düşman dediğimiz Suudi Arabistan Devleti ile bugün can ciğer kuzu sarması olduk.
-Bir zamanlar niye karıştık Mısır’ın işlerine hala meçhuldür bizim için- Sisi’ye demediğimizi bırakmadık ama sonunda Sisi’nin elini sıkmaktan da geri kalmadık.
Sadece Suudi Arabistan ve Mısır mı? Hayır, değil. Libya’da ne işimiz vardı? Kendi toprağımızı ekemezken niye Sudan ve Nijer’den toprak kiraladık? Ve niye vazgeçtik bu maceradan? Paramız sağa sola saçacak kadar çok muydu yoksa.
Osmanlı yaşamıştı Birinci Dünya Savaşı öncesi benzer bir olayı. Jandarmamızın ıslahını Fransızlara, donanmamızın ıslahını İngilizlere, kara ordularımızın ıslahını da Almanlara bırakmıştık. Kara ordularımızın ıslahını Almanlara bırakanlar da İttihatçılar değil bizzat 2. Abdülhamid’dir. Bir gün onu da yazarız kısmet olursa. İngilizler parasını peşin ödediğimiz ve hatta teslim almak için İngiltere’ye askerler gönderdiğimiz Reşadiye sınıfı zırhlı savaş gemisi bize değil düşmanımız Yunanistan’a verdiler.
Bir zamanlar ailece tatil yaptığımız Suriye devlet başkanı ile daha sonra yaşadıklarımız ortadadır. Acaba halife olma hayali mi kurduk, o sevdaya mı yelken açtık?
Bursa’da oynanan Gürcistan-Türkiye milli maçında kaçımız sahaya Azerbaycan bayrağı sokulmasının yasaklandığını hatırlar?
Yahut ta İbrahim Tatlıses ve Şivan Perwer’le Diyarbakır meydanında “megri” türküsünü okuyan kimdi?
Dış siyasetteki yanlışlardan ders almak lazım eğer o basiret ve o bilgi birikimi varsa.
Almadık bir türlü, alamadık. İsveç ve Finlandiya’nın Nato’ya girmesini bizden kim istedi ve o gücün farkına niye varamadık?
Kafa tuttuk ortak olduğumuz F-45 projesinden atıldık, F-16’ları almak bile bir başka tavizi gerektirdi o da alabilirsek eğer.
Dış politikayı iç politika malzemesi yapmak hoştur ama onun bir de faturası vardır. O fatura kolay ödenmez, ödenemez.
Bu arada bir soru: Biz S-400’ü niye aldık? O paraları niye Sovyetlere verdik, daha doğrusu niye kaptırdık?