Bir hafta kadar önce yazmıştım eski futbolcularla, eski taraftarları.
Onların beyefendiliklerini, örnek insan oluşlarını.
Eskiden, çok değil, 40-50 yıl kadar önce bir yan yana otururduk tribünlerde. Yenersek sevinirdik, yenilirsek üzülürdük. Ama ne kavga ederdik ne de tartışırdık.
Can Bartu, Metin Oktay, Turgay Şeren, Lefter Küçükandonyadis, Basri Dirimlili, Cihat Arman, Şeref Has, Naci Erdem, Baba Gündüz, Süleyman Seba ve örnek diğerleri…
Bir amigo vardı, Karıncaezmez Şevki diye ünlüydü. Dolmuşçuluk yapardı. O zamanlar İstanbul’da taksi dolmuşlar vardı.
Karıncaezmez sarı kırmızı kıyafetiyle dolmuşçuluk yapardı. Herkes o dolmuşa biner, rahat rahat yolculuk yapardı.
Günün birinde hem de beş on gün zarfında tekrar konuya döneceğime hiç ihtimal vermezdim, ama düşünmediğimi yaşamak zorunda kaldım.
Dün Ankaragücü- Rizespor maçında yaşanan “kepazelik” sadece Türkiye çapında değil dünya basınında da tek kelimeyle “kepazelik” olarak nitelendi.
Bir kulüp başkanı hakem yumruklamak gibi bir cinnete imza attı.
Sıradan bir başkan da değil üstelik bu şahıs. Adı Faruk Koca. İki dönem de milletvekilliği yapmış iktidar partisinden. TBMM’si gibi kutsal bir çatı altında bulunmuş!
Emre Belezoğlu, Arda Turan, Fatih Terim ve diğerleri önek olması gerekirken tam ters bir örnek sergiliyorlar topluma.
Dünün futbolcularının asaleti, insanlığı, örnek tavırlarıyla bugünün şımarıklarının küstahlığını kıyaslamak söz konusu olmamalı, olmaz da.
Bir zamanlar topluma örnek olanların bugün savruldukları yeri düşünmek bile dehşet verici.